DOLAR 41,2975 0,24%
EURO 48,6072 0,45%
ALTIN 4.882,760,78
BITCOIN 4746219-0.57867%
İstanbul
22°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Erdoğan ve Bahçeli'nin sözlerini hatırlattılar: DEM Parti'den gündem yaratacak açıklama

Erdoğan ve Bahçeli'nin sözlerini hatırlattılar: DEM Parti'den gündem yaratacak açıklama

DEM Parti, 13 siyasi parti ve oluşumla ortak açıklama yaptı. Ortak açıklamada, CHP İstanbul İl Kongresi'nin iptal edilmesi, kayyum atamalarına tepki gösterildi.

ABONE OL
6 Eylül 2025 15:30
Erdoğan ve Bahçeli'nin sözlerini hatırlattılar: DEM Parti'den gündem yaratacak açıklama
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin sözleri hatırlatılarak, “Nitekim Malazgirt kutlamalarında Erdoğan’ın “kılıç kından çıkar” sözü ve Bahçeli’nin SDG/YPG ile Şam arasındaki mutabakata atıfla yaptığı “riayet edilmezse ortak askeri müdahale kaçınılmazdır” çıkışı, sürecin iktidar için nasıl araçsallaştırıldığını açıkça göstermektedir. İktidar, koşullara göre pozisyon değiştiren, çatışma ve pazarlığı aynı anda sürdüren bir çizgi izlemektedir.” denildi.

Ortak açıklama, “DBP, DEM PARTİ, DEVRİMCİ PARTİ, EHP, EMEP, ESP, HALKEVLERİ, SMF, SODAP, SYKP, TİP, TÖP, YEŞİL SOL PARTİ” imzasıyla yayımlandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Saray iktidarı, belediyelere kayyım atayıp başkanlarını tutuklamanın ötesine geçerek rejimini tahkim etmede yeni bir aşamaya geçti. Son olarak, yetkisi olmayan 49. Asliye Mahkemesi’nin kararına dayanarak CHP’nin İstanbul örgütüne kayyım atanması, iktidarın rakip partilerin kongrelerini ve yöneticilerini hükümsüz kılacak ölçüde keyfi davrandığını gösteriyor. Bu, yalnızca bir partinin tüzel varlığını yok saymak değil; seçme-seçilme hakkını gasp eden, demokratik kazanımları ortadan kaldıran ve toplumsal-siyasal sonuçlar doğuracak açık bir darbedir. Milyonların oyuyla temsil edilen bir partinin iç dengeleriyle oynayarak çatışmaları körüklemek, muhalefeti bölmek ve rejim karşıtı dinamikleri zayıflatmak hedeflenmektedir.

Öte yandan, “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” adıyla kurulan komisyonda müzakereler yürüten iktidar, aynı zamanda bu sürece katılan partilere aba altından değnek göstermekte, Kürtçe konuşmayı engellemekte ve içerideki-dışarıdaki sıkışmışlığını hileli ve cebri yollarla aşmaya çalışmaktadır.

İktidarın “süreç” anlayışı, hiçbir taahhütte bulunmadan yalnızca PKK’nin feshi ve silah bırakmaya indirgenmiş durumda. Kürt sorununa dair herhangi bir adım atılmıyor, “kardeşlik ve demokrasi” söylemi ise boşa düşürülüyor.

Bölgesel düzeyde Saray iktidarı, Ortadoğu’daki paylaşım savaşından nemalanmak için cenk siyasetini diri tutuyor. Suriye’yi Osmanlı’dan kalma cet toprağı gibi sahipleniyor, ülkenin iç dizaynında kendisini yetkili görüyor. Taliban–IŞİD artığı çetelerin yönetime taşınmasına, Suriye’de Alevi ve Dürzîlere yönelik saldırılara, İsrail’in Filistin’e uyguladığı katliama sessiz kalması bu yayılmacı planlarla uyumludur. Bu plan, ABD ile uyumlu biçimde Türkiye sermayesine bölgesel meydan açmayı hedeflemektedir. Ancak aynı iktidar, ABD büyükelçisinin “Osmanlı Millet Sistemi” önerisinden Türkiye’ye hamiliğin bahşedildiğini varsayıp sevinen; Suriye’de Kürtlere statü tartışmalarından rahatsız olup kılıcını kınından sıyıran bir çizgide durmaktadır.

Nitekim Malazgirt kutlamalarında Erdoğan’ın “kılıç kından çıkar” sözü ve Bahçeli’nin SDG/YPG ile Şam arasındaki mutabakata atıfla yaptığı “riayet edilmezse ortak askeri müdahale kaçınılmazdır” çıkışı, sürecin iktidar için nasıl araçsallaştırıldığını açıkça göstermektedir. İktidar, koşullara göre pozisyon değiştiren, çatışma ve pazarlığı aynı anda sürdüren bir çizgi izlemektedir.

Saray iktidarı içeride gerilim siyasetini artırarak muhalefeti bölmeyi, emekçilerin artan hoşnutsuzluğunu bastırmayı, değişim umudunu dağıtmayı ve Kürt halkını beklentiye sokarak diktatörlüğünü daha da pekiştirmeyi hedefliyor. Son demlerini yaşayan iktidarın siyasi partilere, örgütlülüklerimize, demokratik kazanımlarımıza yönelik saldırı politikaları ile bizi yoksulluk sınırının altında bir yaşama mahkûm eden, doğamızı yağmalayan, emperyalist şirketlere peşkeş çeken politikaları birbirinden müstakil değildir. Sömürünün, yoksulluğun derinleştiği bir ülkede iktidarın demokrasinin kırıntısına dahi tahammülü yoktur.

Türkiye halklarına, işçi ve emekçilere verdiğimiz söz açıktır:

Bu faşizan tahkime karşı mücadele sürecek; güdümlü yargı kararlarıyla yapılan baskılar asla kabul edilmeyecek.

Dün HDP/DEM’e yapılanların bugün CHP’ye yönelmesi ile iktidarın tüm muhalefeti hedef aldığını biliyoruz. Nasıl dün DEM belediyelerine kayyım atanırken saldırının hepimize yapıldığını söylüyorsak bugün de birkez daha hedefi kim olursa olsun kamu iradesine, demokrasiye, eşitliğe yapılmış her müdahalenin bu ülkenin bütün emek, demokrasi ve sulh güçlerine, hepimize yapılmış olduğunu ve bu müdahalelere karşı beraber mücadele edeceğimizi bir kere daha söylüyoruz.

Halkın öfkesi ve mücadelesi gün geçtikçe büyüyor. Bizler bu mücadeleyi büyütmeye, Saray iktidarını tarihe göndermek için direnmeye devam edeceğiz. Demokrasi ve özgürlük mücadelesini içeride ve dışarıda yükselterek sürdüreceğiz.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP