Harem’in hünkar dairesinde yan yana konumlanan “1. Ahmed ve 3. Ahmed Has Odaları”, kapsamlı bir restorasyon sürecinin ardından yeniden ziyarete açıldı.
Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Topkapı Sarayı’nın kalbi olan Harem Dairesi’ndeki iki odanın daha ziyaretçilerle buluşmasının fazla önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
İki mekanın sarayın klasik döneminin sonunda 16, 17 ve 18. yüzyılın başında saraya eklendiğini dile getiren Yıldız, “İçinde bulunduğumuz odanın 1. Ahmed için yapılmış bir has oda, okuma odası, zaman vakit kütüphane olarak kullandığı bir oda olduğunu biliyoruz. 1600’lü yılların başında, zaten saltanat dönemi o döneme denk geliyor, Padişah için bilhassa yapılmış, 3. Murad has dairesine eklenmiş yeni bir oda. Bu yönüyle fazla önemli. Çünkü artık klasik devre mimarisinin son sivil olarak muhteşem eserlerinden bir tanesi.” dedi.
Odaların tezyinat ve süslemelerine son radde özen gösterildiğini vurgulayan Yıldız, şu bilgileri verdi:
“Buradaki çiniler, Osmanlı çiniciliğinin son güzel örneklerinden. Bilhassa burada kullanılmış olan Kur’an-ı Kerim’den ayetleri muhtevi olan çiniler. Özellikle Fetih Suresi’nden başlayıp Kur’an-ı Kerim’in son cüzünde yer meydan surelerin burada duvarlara nakşedildiğini görüyoruz. Yine Padişah’a methiyelerin yer aldığını görüyoruz. Bu odada kullanılan dolap kapaklarının Sultanahmet Camisi’nin de mimarı olan dönemin ser mimarı Sedefkar Mehmed Ağa’nın elinden çıktığını biliyoruz. Dolayısıyla oldukça tezyinatlı ve dönemin tüm sanatsal unsurlarının bir arada kullanıldığı fazla önemli bir mekanla karşı karşıyayız. Buradaki restorasyon çalışması, mekanın bu hususiyetlerinden ötürü yaklaşık 10 yıl sürdü. Sarayda da ciddi anlamda ilk kere ziyarete açılabildiğini bu nedenle söyleyebiliriz.” şeklinde konuştu.
Dr. Yasin Yıldız, ziyaret açılan 3. Ahmed Yemiş Odası’na ilişkin de bilgiler vererek, “Bu kere aradan geçen yaklaşık 100 yıllık bir süre olduğunu görüyoruz. Artık devir Lale Devri’dir ve 3. Ahmed dönemidir. Üslup olarak içinde bulunduğumuz mekanla tamamıyla farklı, Lale Devri’nin bezeme ve sanatsal unsurlarının kullanıldığı bir mekan. Özellikle Edirnekari kaplamalar ve ismini aldığı yemiş süslemeleriyle ve çiçek süslemeleriyle gerçekten fazla özel bir mekan. Oda, Sultan 3. Ahmed’in şahsi kullanımı için yapılmış. Bazı kaynaklarda ‘nüzhet-gah (dinlenme yeri)’ olarak, bazı kaynaklarda ise ‘Taam Odası (yemek odası)’ olarak geçiyor. Ama bu yönüyle kesin olan iki mekanın da padişahların özel kullanımı için dönemin üstat sanatkarlarına yaptırılmış olması önemli.” değerlendirmesini yaptı.
Has odalarının uzun bir restorasyon sürecinin ardından tüm özellikleriyle ziyaretçiyle buluşmasının önemini vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti:
“Yemiş Odası’nda, Kaside-i Bürde’den 46 beyt orada yer almaktadır. Edirnekari süslemelerinin üzerinde geçen kuşaklarda. Gerçekten Kaside-i Bürde, Osmanlı Sarayı’nda fazla ehemmiyet verilen, Peygamber’imize duyulan muhabbetten ötürü pek fazla noktada nakşedilmiş bir değerimiz. Bunun burada da bir padişah tarafından mekanında tercih edilmesi fazla önemli. Yine Yemiş Odası’nda bir öbür önemli unsur, hem sanat tarihimiz hem mimari tarihimiz açısından, ilk Osmanlı barok üslubuna ilişkin denemelerin de burada görmüş olduğumuz ocakta gerçekleştirilmiş olmasıdır. Dolayısıyla klasik dönemin sonuyla ilişkilendireceğimiz bu mekan ve artık yeni bir dönemi temsil eden Lale Devri’nden, 19. yüzyıldaki Batı etkisindeki mimariye geçen fazla önemli bir nokta. Dolayısıyla bu yönüyle ziyaretçilerimizin fazla ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.”
Topkapı Sarayı’nın yaz aylarında günlük ortalama 20 bin ziyaretçiyi ağırlayabildiğini anlatım eden Yıldız, “Bunun da yaklaşık 15 bin kadarı yabancı ziyaretçiler. İçinde bulunduğumuz harem dairesini ise bunun yaklaşık toplamın yarısı kadar 10-12 bini gezebiliyor. Dolayısıyla bu açıdan mekanların da böyle bir faydası var. Her açılan yeni mekanla ziyaretçilerimiz sarayın daha önce görülememiş mekanlarını görme şansına sahip oluyorlar. Biz de burada arkadaşlarımızın, emekçilerimizin ortaya çıkarmış olduğu eserleri, restorasyon çalışmalarıyla dünyaya tanıtmış oluyoruz.” diye konuştu.
Sultan 3. Ahmed için özel olarak tasarlanan, duvar süslemelerinden ötürü “Yemiş Odası” olarak bilinen oda, Osmanlı sanatında Batı etkisinin ilk izlerini taşıyan mimari ve süsleme üslubuyla dikkati çekiyor.
Bu odanın hemen yanındaki 1. Ahmed Has Odası ise duvarına yaptırılan kitap dolabı nedeniyle “Okuma Odası” olarak tanınıyor. Her iki oda Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı günleri dışında haftanın her günü ziyaret edilebiliyor.
Sultan 3. Murad Has Odası’nın içinden geçilerek ulaşılan, ufak kubbesiyle mahrem bir atmosfer sunan 1. Ahmed Has Odası, duvarlarını kaplayan renkli çinileri, altın yaldızlı hat süslemeleri ve zarif sedef işçiliğiyle öne çıkıyor.
Duvarların çiniyle kaplanmayan kısımlarında Tebbet, İhlas, Felak, Nas ve Fetih surelerinden ayetler yer alıyor. Odanın bir köşesinde zarif bir çeşme duvar içine yerleştirilmiş. Sedefkar Mehmed Ağa’nın eseri olan pencere kapakları, dolaplar ve çekmeceler, Osmanlı sedef işçiliğinin klasik zarafetini yansıtıyor.
Küçük hacmine rağmen 1. Ahmed Has Odası hem çini ve hüsnühat hem de ahşap süsleme sanatı bakımından Topkapı Sarayı’nın en değerli iç mekanlarından biri olarak dikkati çekiyor.
“Yemiş Odası” olarak da anılan 3. Ahmed Has Odası, Osmanlı sanatında yepyeni bir anlatım biçiminin doğduğu noktalardan biri olarak biliniyor.
Batı’dan esinlenen 18. yüzyıl başlarına ait natüralist süsleme anlayışı, lale ve gül motifleri, çiçekli tavanlar ve aynalarla göz dolduran odaya adını veren yem
işli süslemeler, natürmort tarzındaki meyve tabakları ve çiçekli vazolarla ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
Bazı kaynaklara göre oda, 3. Ahmed döneminde padişahların biricik başına yemek yedikleri bir mekan olarak kullanıldı. Ancak oda yalnızca işleviyle değil Lale Devri’nin doğalcı estetik anlayışını yansıtan süslemeleriyle de sanat tarihinde ayrı bir yere sahip.
– Kaside-i Bürde, Edirnekari süsleme ve altın mukarnaslar yer alıyor
Yemiş Odası’nı çevreleyen yazı kuşağında, İmam Busiri’nin ünlü eseri Kaside-i Bürde’den 46 beyit yer alıyor. Edirnekari tekniğinde işlenmiş süslemeler, altın mukarnaslar ve meyve sepetli nişlerle birleşerek odanın sanatsal kimliğini zenginleştiriyor.
3. Ahmed Has Odası, 16. yüzyılda Kara Memi ile temelleri atılan natüralist çiçek anlayışının 18. yüzyıldaki zirvesini temsil ediyor. Odanın süslemelerindeki meyve sepetleri, çiçek buketleri ve botanik detaylar, yalnızca estetik değil aynı zamanda bereket, cennet ve dünya nimetlerine dair simgesel anlamlar da taşıyor.
Restorasyon çalışmaları kapsamında 3. Ahmed Has Odası’nın tavanındaki cam bölüm açılarak tonozlardaki tahribat belirlendi. Paslanan metal aksam temizlendi, sıva dökülmeleri onarıldı. Ahşap yüzeylerde koruyucu işlemler uygulanırken, kalem işlerinin korunması için 1/1 ölçekli rölöve çalışmaları yapıldı.
Kaybolan yazı kuşakları mevcut örnekler temel alınarak tarama tekniğiyle yeniden işlendi. Süslemeler, özgün malzeme ve tekniklerle tamamlandı. Her iki has odada planlanan süreç, uzman restoratörler ve sanat tarihçilerinin gözetiminde yürütüldü ve bilimsel yöntemlerle belgelenerek arşivlendi.
Topkapı Sarayı’nın Harem Dairesi’nde yer meydan bu iki nadide oda, hem mimari ve tezyini sanatlar açısından hem de Osmanlı saray hayatına dair eşsiz ipuçları barındırmaları bakımından ehemmiyet taşıyor.
Has Odalar, salı hariç haftanın her günü 09.00-17.30 saatleri arasında görülebiliyor.
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
32 dakika önce