SÖZCÜ TV ekranı 10 gün süreyle karartıldı.
Karartma kararına gazeteci Fatih Altaylı’nın eşi Hande Altaylı ve tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu da tepki gösterdi.
Gazeteci Özlem Gürses Youtube kanalından yaptığı açıklamada, Altaylı ve İmamoğlu’nun verdiği destek mesajlarını paylaştı.
Hande Altaylı mesajında şunları kaydetti:
“Bence işin en can sıkıcı kısmı şu; iktidar artık bu cin yasaklamaları, sansürlemeleri yaparken, işi kılıfına uydurma nezaketini bile göstermiyor.
O kadar saygısı yok ki, bunu hiç umursamadan, bir kılıf bile aramadan, hiç kitabına uydurma gayreti göstermeden, fütursuzca yapıyor bu yasakları.
Ama bu aslında bizi birbirimize daha da fazla kenetleyen bir şey.
Bu ve benzer kararların biricik sonucu bizim birbirimizle daha fazla kenetlenmemiz, dayanışmamız oluyor.
Yani gidip de SÖZCÜTV şu anda kapatıldı diye A Haber izleyecek halimiz yok, tercihlerimizi değiştirmeyeceğimiz
Çünkü biz sonuçta haber almak isteyen, gerçeği öğrenmek isteyen insanlar olarak gerekirse balinalar gibi bile iletişim kurabiliriz.
Bu çağda artık hiçbir şey imkansız değil, bunu unutuyorlar.
Özlemciğim, ben kendi adıma, Hande Altaylı olarak, yarından itibaren ve SÖZCÜTV kapalı olduğu müddetçe, bir yerine 10 tane SÖZCÜ Gazetesi alacağım.
Sözcü’nün internet sitesini her gün 10 kere daha fazla tıklayacağım. SÖZCÜTV’nin daha önce Youtube’a yüklediği haberleri girip girip yine tekrar izleyeceğim.
Yani bir vatandaş olarak elimden gelen desteği SÖZCÜ’ye böyle vereceğim, tepkimi böyle göstereceğim.
SÖZCÜ’yü asla yalnız bırakmamaya çalışacağım, herkese de bunu tavsiye ediyorum.
Çünkü biliyoruz ki tüm bunlar, yani yasaklamalar ve yıldırmalarla dünyada hiçbir yere ulaşılmadı. Bu yasakçı kafaların, uygulamaların hiçbiri işe yaramadı. Her şey olacağı ve olması gereken yere vardı ve bence gene böyle olacak.
Her şey olacağına varacak ve her şey fazla da güzel olacak diye düşünüyorum. Hepsi geçecek, geride kalacak…”
Dilek Kaya İmamoğlu ise mesajında, “Bugün sadece birkaç kişiyi, birkaç kurumu ilgilendiren değil; çocukları, gençleri, ülkemizin geleceğini ve tüm milletimizi derinden etkileyen karanlık bir süreçten geçiyoruz” ifadelerini kullanırken şunları söyledi:
İnsanların fikirlerini özgürce anlatım edemediği, demokratik haklarını kullanamadığı, medyanın susturulmak istendiği, hukukun bir baskı mekanizması olarak kullanıldığı bir ülkede demokrasiden söz etmek olası değil. Temennimiz; farklı seslerin yükselebildiği, adaletin ve demokrasinin hüküm sürdüğü, basının özgürce işini yaparak halka doğru haberleri anlatabildiği bir Türkiye’de hep beraber yaşamak… Ben bir vatandaş olarak, çocukların eşitlik içinde ve vicdanla büyüdüğü, gençlerin geleceğe umutla baktığı, kadınların ve emekçilerin özgürce hakkını aradığı bir ülke istiyorum. Milyonlar; ülkemizin demokratik ve adil geleceği için korkmadan, yılmadan mücadele ediyor. İnanıyorum ki; milletimizin haktan ve adaletten yana iradesiyle bu karanlık sona erecek. Umudu büyüterek daha adil ve özgür bir Türkiye’yi hep beraber inşa edeceğiz.
Basın özgürlüğü; yalnızca gazetecilerin değil, tüm toplumun güvencesidir. Eğer muhabirler işini yapamaz, gazeteciler yazamaz, televizyonlar konuşamaz hale gelirse orada artık özgürlükten bahsedilemez. Halkın soluk alacak alanı kalmaz. Adalet ve demokrasi ancak gerçeklerin duyulabildiği, eleştirinin özgürce dile getirilebildiği bir toplumda yeşerir. Bugün susturulmaya çalışılan her mecra, kurum, şahıs halkın bilgi alma hakkına ve ortak geleceğimize yöneltilmiş bir tehdittir. Bu nedenle yalnızca basın emekçilerinin değil, hepimizin bu süreçte sesimizi çıkarması ve ülkemizin demokratik ve adil geleceğine sahip çıkması gerektiğine inanıyorum”
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
30 dakika önceGÜNDEM
1 saat önce