İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan, geçmişte iki kere kanser tedavisi gören, lenfoma şüphesiyle ameliyat edilen, ardından da anjiyo olan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Tele1’e konuştu. Çalık, sıhhat durumuna ilişkin şunları söyledi:
“ÜÇÜNCÜ KEZ BİR YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUM”
*Benim ilk kanser yolculuğum 1999 yılında lösemi teşhisi ile başladı. Hayatımın en zorlu mücadelesini verdim ve aylar süren tedavilerin ardından yeniden hayata tutundum. Ancak bu mücadele, bir daha hiç karşılaşmayacağımı umduğum bir gerçeği yaklaşık 10 yıl sonra yeniden önüme getirdi. Bu kere farklı bir yerde, lenfoma olarak karşıma çıktı. İkinci kere aynı azim ve inançla savaştım, gene kazandım.
*Bugün ise, cezaevinde sıhhat koşullarının ağır etkisi altında, üçüncü kere bir ömür mücadelesi veriyorum. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin raporlarında açıkça ‘nüks riski, enfeksiyon riski, ciddi kilo kaybı ve sepsis – hayati tehlike oluşturur’ denmesine rağmen, Adli Tıp Kurumu hiçbir tetkik yapmadan ‘nüks etmez’ diyerek insan hayatını bir cümleyle yok saydı. Bu yalnızca benim değil, devletin hukuk ve sıhhat sisteminin imtihanıdır.
“DEVLET, ANNELERİN GÖZYAŞINI DİNDİRMEK İÇİN VARDIR”
Çalık, “İzmir Şehir Hastanesi’ne sevk edildiğinizde annenize el sallarken fotoğrafınız kamuoyunun gündemine oturdu. O lahza nasıl gelişti” sorusuna, “İzmir Şehir Hastanesi’nde tutuklu koğuşunda yatarken, bir akşam pencereden annemi gördüm. 78 yaşındaki annem çaresizlik içinde bana bakıyordu. O an, 1999’da ilk kanser teşhisi aldığım gün acilde annemin yüzündeki korku ve çaresizlik gözlerimin önüne geldi. Bir annenin gözlerindeki acı, aslında toplumun vicdanının acısıdır. Devlet, annelerin gözyaşını dindirmek için vardır; onları büyütmek için değil” yanıtını verdi.
“BU MESELE YALNIZCA ŞAHSİ BİR DAVA DEĞİL”
Cezaevinde aşırı kilo kaybı yaşayan Çalık, son durumuna ilişkin şunları söyledi:
*Her gün kan değerlerim düşüyor, kilo kaybediyorum. Normalde 4 bin-10 bin olması gereken beyaz kan hücrelerim hayati sınırların altında.
*Lökopeni, nötropeni ve malnütrisyon yaşıyorum. Yani vücudum hastalıklara açık halde. Böbreklerim iflas etmesin diye ab içiyorum fakat suyu yalnızca terle kaybediyorum. Bugün mama takviyesi ile ayakta durmaya çalışıyorum.
*Bunu kimseye sitem için söylemiyorum; yalnızca devletin bana tanıdığı en temel hakkı, ömür hakkını savunuyorum. Ben kimseden ayrıcalık istemiyorum. Yalnızca hukukun, devletin, vicdanın mevcut olduğunu görmek istiyorum.
*Bir insanın hayatı, bir rapordaki biricik cümleye indirgenemez. Bu örneğin yalnızca şahsi bir dava değil, adalet ve vicdanın davasıdır. Devlet, vatandaşının ömür hakkını koruduğu sürece güçlüdür. Bugün verdiğim mücadele, yalnızca kendi hayatım için değil, bu ülkenin adaletine olan inanç içindir.
“BU TABLO ADALETİN KENDİSİNE ZARAR VERMEKTE”
Çalık, kendisine yöneltilen, “Neyle suçlanıyorsunuz” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“19 Mart’ta gözaltına alındım, 23 Mart’ta tutuklandım. Tutuklanmama gerekçe gösterilen olay, 2015 yılında belediyede yalnızca danışman olarak görev yaptığım döneme ilişkindir. O dönemde kamu görevlisi değildim, herhangi bir imza veya tasarruf yetkim de bulunmamaktaydı. Bu iddia hakkında soruşturma yapılmış ve 2021 yılında mahkeme tarafından ‘takipsizlik’ kararı verilmiştir. Buna rağmen, beş aydır ailemden, sevdiklerimden ve görevimden koparılmış durumdayım. Bu tablo yalnızca şahsıma değil, adaletin kendisine ziyan vermektedir.”
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
5 dakika önceGÜNDEM
35 dakika önceGÜNDEM
1 saat önce