DOLAR 41,3964 0,23%
EURO 48,7526 0,43%
ALTIN 4.955,261,07
BITCOIN 4662748-2.52158%
İstanbul
27°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Kanal İstanbul'da korkutan 'deprem' ayrıntısı!

Kanal İstanbul'da korkutan 'deprem' ayrıntısı!

Kanal İstanbul projesine verilen “ÇED olumlu” kararına karşı açılan dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu tamamlandı. 19'u profesör, 1'u doçent 21 uzman bilirkişi tarafından hazırlanan 400 sayfalık rapor, Danıştay 4. Dairesi’ne sunuldu. Raporda, proje güzergahı boyunca yapılacak hafriyat ve

ABONE OL
22 Eylül 2025 12:00
Kanal İstanbul'da korkutan 'deprem' ayrıntısı!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kanal İstanbul Projesi’ne (Kıyı Yapıları-Yat Limanları, Konteyner Limanları ve Lojistik Merkezler – Denizden Alan Kazanımı, Dip Taraması, Beton Santralleri Dahil), Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen 17 Ocak 2020 tarih ve 5774 sayı ÇED Olumlu kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay 4. Dairesi’nde açılan davada istenen bilirkişi raporu tamamlandı.

19’u profesör, 1’u doçent 21 uzman bilirkişi tarafından hazırlanan 400 sayfalık raporda, jeoloji ve hidroloji kapsamındaki yapılar; heyelan, deprem, tsunami; çevresel etkiler; iklim değişikliği ile flora ve fauna, orman, ziraat ve mera; deniz, siyah ve hava ulaşımı; arkeoloji ve kültür varlıkları ile yer seçimine ilişkin değerlendirmeler yapıldı.

Raporda, yapılan arazi keşif bulgularının, nihai ÇED raporunun sonuçlarının, etraf mevzuatı iç olmak üzere uzmanlık alanlarına göre verildiği belirtildi.

“ÇED YANLIŞLARLA DOLU”

Bilirkişi heyeti, proje kapsamında uygulanacak mekanik kazı ve nakliyat açısından yaptığı değerlendirmede, “Rapor; yanlışlarla dolu, tutarsız, çelişkili, konunun uzmanları tarafından hazırlanmadığı izlenimi veren özensiz hazırlanmış bir rapor olup olumlu değerlendirmek olası değildir” ifadesini kullandı.

Raporda, proje kapsamında yapılması planlanan barajların, ÇED kapsamında sınırlı ölçüde çözüm sunulsa da nüfus artışına bağlı olarak artan ab talebinin ihtiyacı karşılamasının olası olmayacağı, Kanal İstanbul projesinin inşa edilmesiyle geri dönülemez şekilde ziyan görecek ab kaynaklarından birinin Küçükçekmece Lagünü olduğu, bu lagünün en önemli tatlı ab kaynağı olan Sazlıdere Barajı’nın ortadan kalkması sonucunda lagünün özelliğinin ortadan kalkacağı ve bunun da biyoçeşitliliğe ziyan vereceği vurgulandı.

“YEREL DEPREM OLUŞUMLARINI TETİKLEYEBİLİR”

Bilirkişi raporunda, proje güzergahı boyunca yapılacak hafriyat ve inşaat faaliyetlerinin yer kabuğunda zorlanmış yerel depremlere yol açabileceği uyarısında da bulundu. Ayrıca, örtü katmanının kaldırılmasıyla ortaya çıkacak 29 gömülü fay hattının kanal suyu ile etkileşime girerek yerel deprem oluşumlarını tetikleyebileceği belirtildi.

Raporda, ÇED dosyasında kullanılan verilerin yetersiz olduğu, zemin özelliklerinin ve sismik parametrelerin hatalı varsayımlara dayandığı anlatım edildi. Olası aka bir depremde kanal yapısının hasar görme ihtimalinin değerlendirilmediği, bu nedenle de alınacak önlemlere dair teknik ve bilimsel bilgilere yer verilmediği kaydedildi.

Marmara Denizi veya Karadeniz’de meydana gelebilecek aka bir depremin tetikleyeceği tsunami ve denizaltı heyelanları sonucu oluşacak dalga hareketlerinin, kanal ve üzerindeki yapılar için ciddi tehdit oluşturabileceği vurgulandı.

MÜSİLAJ ÖRNEĞİ

Raporda; hava kalitesi ölçümlerinin yetersiz, toz emisyonlarının noksan modellendiği, asbest riskinin göz ardı edildiği tespit edildi. Hafriyat ve nakliye hesaplamalarının yapılmaması, dip tarama faaliyetlerinde müsilaj sonrası alternatif çözümlere yer verilmemesi de teknik eksiklikler arasında gösterildi.

Hidrodinamik ve ab kalitesi modellemelerinin düşük çözünürlüklü verilerle yapıldığı, iklim değişikliği senaryolarının dikkate alınmadığı, deniz suyu ve biyolojik örneklemelerin de temsil gücünün zayıf olduğu anlatım edildi.

KÜLTÜREL VARLIKLARA DİKKAT ÇEKİLDİ

Raporda, kanal güzergâhında bulunan arkeolojik alanlar ve kültürel varlıklar için herhangi bir koruma planı sunulmadığı, alternatif öneriler geliştirilmediği belirtildi. Özellikle Mimar Sinan Köprüsü, Odabaşı Köprüsü, Rhegion antik kenti, Azatlı Baruthanesi ve Roma dönemine ait suyollarının proje alanından etkileneceği vurgulandı.

ÇED kararında, kanal nedeniyle ab altında kalacak veya yıkılacak yapıların sayısı ile etkilenecek nüfusa ilişkin herhangi bir bilgi bulunmadığı kaydedilen raporda, kamulaştırma süreçleri, toplu konut projeleriyle bağlantılar ve finansal etkilerin de proje maliyetine yansıtılmadığı tespiti yapıldı. Çalışma sahası içinde kalan iki kültür varlığı için koruma önerisinin bulunmadığı da aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:

“Kanal inşası sonucunda ab altında kalacak ya da kamulaştırma nedeniyle yıkılacak bina sayısına ilişkin bir rakam ve bundan etkilenecek nüfus hakkında herhangi bir bilgi raporda mevcut değildir.

Uydu görüntüsünden tespitin yapıldığı tarih itibarıyla hafriyat alanının yaklaşık 200 dönümlük ufak kısmı Sazlıdere Barajının mutlak koruma alanı (kırmızı çizgi) ve kısa mesafe koruma alanı sınırları arasında kalmaktadır. Bu alanda bulunan 41 tane korugan ve Filiboz 1. radde arkeolojik sit alanı, projeden doğrudan etkilenmektedir. Herhangi bir tampon bölge oluşturulmamış ve bir koruma önerisinde bulunulmamıştır.

Aynı şekilde Roma suyolu ve kurudere arkeolojik alanı ile iki köprü (15.-16.yy. oldukları anlatım edilmiştir) ve bir çeşme (19.yy. olduğu söylenmiştir) çalışma sahası içinde kalmaktadır; bunlar için herhangi bir koruma önerisi sunulmamıştır. alanda Terkos suyolu ile Roma Dönemi’ne tarihlenen suyolları, tünel girişi vardır. Doğrudan çalışma sahası içinde kaldıkları anlaşılan her iki kültür varlığı için herhangi bir koruma önerisi sunulmamış, yolların kanal dışında kalan kısımları için de tampon bölge oluşturulmamıştır.

Kanal inşası sonucunda ab altında kalacak ya da kamulaştırma nedeniyle yıkılacak bina sayısına ilişkin bir rakam ve bundan etkilenecek nüfus hakkında herhangi bir bilgi raporda mevcut değildir.”

Bilirkişi heyeti, ÇED kararında, tabii afetler, deprem, tsunami, ekosistem etkileri, kültürel varlıkların korunması ve kamulaştırma gibi başlıklarda yapılan değerlendirmelerin noksan ve yetersiz olduğunu belirterek, Kanal İstanbul’a ilişkin ÇED kararının, teknik ve bilimsel açıdan müsait olmadığı sonucuna vardı.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP