Ankara’da yaşayan 18 yaşındaki Yağmur Çolak, mezun olduğu lisenin, okul birinciliği bilgisini ÖSYM’ye iletmemesi nedeniyle YKS tercihlerinde “okul birinciliği kontenjanı”ndan faydalanamadı. Eğitim hayatının aka bir fırsat eşitliği hakkından mahrum kaldığını belirten Çolak, avukatları aracılığıyla Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvurarak işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebinde bulundu.
2025 yılı Haziran ayında Keçiören Özel Ankara Ayyıldız Mesleki Teknik Anadolu Lisesi Sağlık Hizmetleri – Hemşire Yardımcılığı bölümünden birincilikle mezun olan Yağmur Çolak’a, okul töreninde plaket verilmiş, adı okul birinciliği kütüğüne de işlenmişti. Ancak 6 Ağustos’ta YKS tercih sistemine giriş yaptığında, sistemde “okul birinciliğiniz bulunmamaktadır” uyarısıyla karşılaştı.
Durumu görüşmek üzere okuluna başvuran Çolak, iddiaya göre birinciliğinin tanınmadığını öğrendi. Yağmur Çolak, yaşadığı süreçte kendisine dilekçe vermemesi yönünde baskı da yapıldığını öne sürdü.
Avukatları Elçin Özge Şimşek Çağlayan ve Gökçe Bolat tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, YKS tercih süresinin 13 Ağustos 2025’te sona ereceği hatırlatılarak, “Bu sürecin sonunda müvekkilin eğitim hayatını şekillendirecek hakkı telafisi imkânsız şekilde kaybedilecektir” denildi.
Mahkemeden İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) m.27/2 uyarınca, davalı idarelerin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması talep edildi.
Dilekçede Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ne atıf yapılarak, okul birincilerinin doğrudan ÖSYM’ye bildirilmesinin okul müdürlüğünün sorumluluğunda olduğu vurgulandı:
“Keçiören Özel Ankara Ayyıldız Mesleki Teknik Anadolu Lisesi, mezuniyet sonrası lüzumlu bildirimi süresi içinde yapmamış ve müvekkilin sistemde birinci olarak tanınmasını sağlamamıştır. Bu durum, müvekkilin özel kontenjandan yararlanamamasına sebep olmuştur.”
Ayrıca, 6114 sayılı ÖSYM Kanunu kapsamında, sınav ve yerleştirme işlemlerinde adaylara fırsat eşitliği sağlamak ÖSYM’nin temel yükümlülüklerinden biri olarak hatırlatıldı.
Dava dilekçesinde ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“18 yaşındaki müvekkilin yalnızca eğitim hayatı değil, tüm yaşamı etkilenmektedir. Bu süreç, üniversiteye yerleşememe ihtimalini doğurmakta ve müvekkilin psikolojik olarak da ziyan görmesine yol açmaktadır. Telafisi imkânsız zararlar oluşmaması için yürütmenin durdurulması hayati ehemmiyet taşımaktadır.”
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
30 dakika önceGÜNDEM
1 saat önce