CHP’de Grup Yönetimi ve TBMM Başkanlık Divanı üyelerinin seçimi için yapılan kapalı küme toplantısında, küme başkanvekilleri Ali Mahir Başarır, Gökhan Günaydın ve Murat Emir’in görevlerine devam etmesi kararlaştırıldı. Toplantıda, Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu adalet ihlali kararını TBMM Genel Kurulu’nda okutan Gülizar Biçer Karaca’nın yerine Ankara Milletvekili Tekin Bingöl TBMM Başkanvekili olarak seçildi.
CHP’li Gülizar Biçer Karaca sosyal medya hesabından yayınladığı gönderide şu ifadeleri kullandı:
“Bugün itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilliği görevimi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzda yapılan seçimler sonucunda Ankara Milletvekilimiz Sayın Tekin Bingöl’e devrediyor, öncelikle kendisine başarılar diliyorum. Bu yüce Meclis çatısı altında, devlet protokolünün 11’inci sırasında ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni temsilen vazife yapan 3’üncü kadın TBMM Başkanvekili olarak bulunmak; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna vekalet etmekle yaşadığım tarifsiz hislerle birlikte, hayatım boyunca taşıyacağım en aka gurur ve en ağır sorumluluklardan biri olarak kalacaktır. Uzun yıllar önce Hakk’a göçen anneme 10 yaşımdayken verdiğim söz ve daima kalbimin en derin köşesinde taşıdığım yeminin gereğini; pamuk tarlalarında başlayıp hukuk fakültesinden mezun olduğum, avukatlık görevimi ifa ettiğim ve nihayetinde milletvekili, Genel Başkan Yardımcılığı ardından TBMM Başkanvekili olarak hizmet ettiğim ömür yolculuğum boyunca yerine getirirken, bana tarih önünde verdiğim hesaba da sadık kalmam ve bu yolda kararlılıkla ilerlemem gerektiğini hatırlattı.
Hayat hikayemin içinde tüm bunların bileşkesi olan Cumhuriyet Kadını olma vasfını taşımaya çalışmak, bu kimliğin gerektirdiği sorumluluğu da omuzlamayı gerektiriyordu ve ben bu yükü bana inanan ve bana omuz veren yol arkadaşlarımla beraber sırtlamaktan ötürü hiç olmadığı kadar onurlu ve gururluyum. Bu sorumluluğu yerine getirirken ilk günkü heyecanla, fakat her nöbet haftamda biraz daha ağırlaşan bir ciddiyetle hareket etmek için gayret gösterdim. Temsil ettiğim koltuk sadece bir siyasi görüşün oradaki temsilcisi olarak değil; Cumhuriyet devrimlerine, kadın mücadelesine, Meclisin teamüllerine ve halkın vicdanına olan bağlılığımdı.… Demokrasilerde değişim, siyasi partilerde yarış ve seçim elbette esastır. Ancak bazen değişimin yönü kadar yöntemi zamanlaması da kıymetlidir. Bu süreçte tercih edilen yöntemleri ve bilhassa Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu adalet ihlali kararını Genel Kurul kürsüsünde okuttuğum andan itibaren yapılan süreç içerisindeki açıklamaları da kamuoyunun ve tarihi hafızanın takdirine bırakıyorum. Kimi tercihler, kuvvet odaklarının ruhuna hizmet eder; kimileri ise zaman geçtikçe mana kazanır.
Şunun açıkça bilinmesini isterim: vazife sürem boyunca keyfiyete dayalı tutum sergileyen hiçbir şahıs ve makama eğilmedim. Genel Kurul’u yönettiğim hiçbir birleşimde Anayasa, İçtüzük ve doğru bildiğim hukuk ve inandığım etik değerlerden taviz vermemeye gayret gösterdim.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tarafıma yüklediği sorumluluk gereği, Anayasa Mahkemesi’nin Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu adalet ihlali kararını okutmam başta olmak üzere, içtüzüğün gereğini temel meydan tüm karar ve idare süreçlerini hiçbir tereddüt yaşamadan yerine getirmeye çalıştım. Tarih susanları değil, konuşması gereken yerde sözünü sakınmayan ve bu uğurda bedel ödemeyi göze alanları yazar. Bu anlamda TBMM Başkanvekilliği olarak kürsüde bulunduğum son Genel Kurul birleşiminde, yürüttüğüm son işlemin Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen adalet ihlali kararının okutulması olmasından da ayrıca gurur duyduğumu tarihe not olarak birinci ağızdan düşmek isterim. 16 Nisan 2025 günü de böyle bir ruh haliyle onurlu bir duruş sergilemeyi tercih ettim. Çünkü bilirim ki TBMM’nin itibarı, Anayasa Mahkemesi’nin tüm şahıs ve kurumları bağlayıcı kararlarını görmezden gelerek değil, makamlara vazife ve yetki kaynağı olan Anayasanın gereğini kamu vicdanına emanet ederek korunur.
Bu tutumumla bazen çevreleri rahatsız ettiysem, ki bu da doğaldır; hakikatin sesi, daima konforlu alanlara iyi gelmez. Ben de tarihin akışındaki sessiz fakat konforlu alanı değil, vicdanımın sesini doğru bildiğim yolda gereğini yapmak için dinledim ve gereğini yaptım. Her son bir başlangıçtır.Mücadelemizi, ilkemizi ve onurumuzu yanımıza alarak devam edeceğiz. Zira bizim makamlarla değil, doğru yolda ilerlediğimiz ve bu uğurda bedel ödediğimiz, insanlık değerleriyle bağımız var. Son olarak; bu makam ve bu mübarek vazife bana verilmiş bir unvan değil, tarih önünde yüklenmiş bir sorumluluktu. Şimdi bu sorumluluğu devrediyorum; fakat Cumhuriyet değerlerine olan inancım, kadın mücadelesine olan bağlılığım ve ilkelerim, mücadele azmimle beraber katmerlenerek yola devam edeceğim. Beni vaktiyle bu göreve layık gören değerli milletvekillerimize, beraber çalıştığımız tüm Başkanlık Divanı üyelerine, Meclis emekçilerimize, destek ve dayanışma gösteren herkese gönülden teşekkür ediyorum.”
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
19 dakika önceGÜNDEM
49 dakika önceGÜNDEM
1 saat önce