CHP’nin TBMM’de kurulacak komisyona katılıp katılmayacağına ilişkin değerlendirme yapan CHP kurmayları, “En başta komisyon kurulması gerektiğini söyleyen parti bizdik. Dolayısıyla daha baştan, sürecin nasıl ilerleyeceğini bilmeden ‘asla yer almayız’ tutumunu doğru bulmuyoruz. Biz kitle partisiyiz. Kürt seçmenden ciddi anlamda destek almış bir siyasi partisiyiz. Bunu da Türkiye’nin önemli bir meselesi olarak görüyoruz. Tutumumuz ilkesel. Peşinen ‘İçinde oluruz’ demiyoruz. Ama ilkelerimizle uzlaşmazsa komisyonda yer almayabiliriz. Eğer CHP komisyonda yer almıyorsa bunun sebebi CHP değildir” diye konuştu.
Oluşacak komisyon ve Kurtulmuş ile Kalın’ın siyasi parti turunu değerlendiren CHP kurmayları, iktidarın süreci önemsediğini belirterek şunları söyledi:
“Normalde MİT Başkanı’nın siyasi partileri dolaşıp bilgi vermesi istisnai bir durum, her zaman karşılaştığımız bir hal değil. Bu önemli. Numan Kurtulmuş da CHP’nin sürece katılması, sürecin dışında kalmaması için gayret sarf ediyor. Ama Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara baktığınızda, sanki DEM Parti’yi iç edip onun dışındakilerin tamamını dışlar bir pozisyon tarif ediyor. Her ne kadar sonra düzeltilse de Kızılcahamam’daki açıklamasında subliminal bir yaklaşım var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürecin çözüme ulaşmasını istemediğini belirten kurmaylar, “Erdoğan’ın kullandığı dil, çözüm dili değil. Çözüm, kapsayıcı olmayı gerektirir. Tüm siyasi partilerin içinde olduğu bir süreç ancak Kürt sorununa çözümü getirebilir. Özellikle ülkenin kurucu iradesini temsil eden CHP’nin içinde olmadığı bir süreç meşruiyetini kaybeder. Dolayısıyla Erdoğan’ın dilinin de buna müsait olması lazım” diye konuştu.
İktidarın sürecin neticeye varmasını istemediğini belirten kurmaylar, süreçten sonuç almak istense Türkiye’nin kurucu partisinin dışarıda bırakıldığı ya da onu tatmin etmeyen bir yöntem izlenmeyeceğini söyledi. Kurmaylar, CHP’li belediyelere yönelik düzenlenen operasyonları hatırlatarak şöyle konuştu:
“Bir taraftan yargının bağımsızlığına gölge düşürecek adımlar atmaya devam edeceksiniz, belediyelere operasyon yapacaksınız, gazetecileri tutuklayacaksınız; arkasından Abdullah Öcalan’ın ‘demokratik toplum ve barış’ diye adlandırdığı bir süreci onunla beraber yürüteceksiniz. Mümkün değil bu. İktidarın herkesin katılımını sağlayabileceği bir süreç yürütmesi lazım ki bir sonuca ersin. Bizim yaklaşımımızda bir ‘mutlak, koşulsuz katılırız’ durumu yok. Bu komisyondan gerçekten demokrasi ve adalet çıkacaksa katılırız. Biz Cumhur İttifakı’nın kurduğu oyunun figüranı olmayız.
Sadece Kürt sorununun değil, Türkiye’deki demokratikleşme sorununun çözümü noktasında bir süreç ilerleyecekse içinde oluruz. Süreci vasıta kılıp Anayasa’da değişiklik yapılarak Erdoğan’ı kalıcılaştırmaya çalışan bir yaklaşımın da payandası olmayız.”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreci siyaseten kullanacağını düşünüyor musunuz” sorusuna karşılık ise “İktidarın temel hedefi Türkiye’ye demokrasi getirmek, Türkiye’nin sorunlarını çözmek değil. Temel hedefi kendi iktidarını koruma motivasyonu. Süreci siyaseten kullanmak istiyor, bu fazla net. Bu komisyon süreci de aslında bir samimiyet testi. Ama samimi olan biziz. Çünkü biz ilkesel hareket ediyoruz” dedi.
CHP’nin Silivri’de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması koşuluyla CHP’nin komisyona katılıp katılmayacağı sorusunu yanıtlayan kurmaylar, “İmamoğlu’nun serbest kalması gibi bir pazarlığımız yok asla. Biz ilkesel yaklaşıyoruz. Biz ilkelerde uzlaşma arıyoruz. Erdoğan’ın geçmişte yaptığı gibi pazarlıklar içinde olmamız söz konusu değil. Tutuksuz yargılama olacaksa herkes için olmalı.”
Kurmaylar, “Türkiye’de demokratikleşme yönünde adımların atılması komisyona katılım için şartlarınızdan olacak mı” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“‘Siz önce adım atın, biz öyle komisyona gireriz’ gibi bir tavrımız olmaz. Komisyonda demokratikleşmenin de konuşulması gerekir. Barış, katılımcı demokrasiyle olur. Baskıyla elde ettiğiniz bir barışın kalıcı sulh olma ihtimali yok. Nitelikli çoğunluk, çoğulcu komisyon, komisyondaki partilerin temsili ve o temsilin sonuca etkisi olması; bizim komisyonda olup olmayacağımızı belirleyecek. Muhalefeti dışlayarak karar alacak bir komisyonun içinde yer almamız söz konusu değil. Komisyon Türkiye’deki demokrasi ve adalet noktasındaki tüm sorunlara çözüm üretmeli ki Kürt sorununda kalıcı sulh elde edilebilsin. Eğer orada da bizim istediğimiz gibi yürümezse komisyonda kalacağımızın garantisi yok.”
İbrahim Kalın görüşmesini değerlendiren kurmaylar, “Süreç şu ana kadar parlamentonun öncülüğünde yürümedi. MİT Başkanı konuyla ilgili bilgilendirmeye geldiğine göre, süreci emniyet bürokrasisi yürüttü” ifadelerini kullandı.
Kurmaylar, öbür muhalefet partilerinden gelen komisyonda yer almama çağrısını da değerlendirdi. En başta komisyonun kurulması gerektiğini söyleyen, sürecin Meclis çatısı altında yürümesi gerektiğinin altını çizen partinin CHP olduğunu vurgulayan kurmaylar, “Dolayısıyla daha baştan, sürecin nasıl ilerleyeceğini bilmeden ‘asla yer almayız’ tutumunu doğru bulmuyoruz. Biz kitle partisiyiz. Kürt seçmenden de bilhassa son yerel seçimlerde ciddi anlamda destek almış bir siyasi partiyiz. Bunu da Türkiye’nin önemli bir meselesi olarak görüyoruz. O yüzden koşulsuz katılmama, koşulsuz karşı çıkışı doğru bulmuyoruz. Tutumumuz ilkesel. Bu komisyon oluşmadan biz zaten demokrasi ve adalet komisyonumuzu oluşturmuştuk. CHP, tarihsel tutumuna müsait bir şekilde ilerliyor. Peşinen ‘İçinde oluruz’ demiyoruz. Ama ilkelerimizle uzlaşmazsa komisyonda yer almayabiliriz. Eğer CHP komisyonda yer almıyorsa bunun sebebi CHP değildir” diye konuştu.
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
16 dakika önceGÜNDEM
1 saat önce