17 Temmuz 2025 Perşembe
Trump Japonya'ya Pirinç Tarife Tehdidinde Bulundu
İlk Açık Eşcinsel İmam Suikast Kurbanı
Rasim Ozan Kütahyalı hakkında gözaltı kararı verildi.
Arabeskin güçlü sesi Ayhan Göçer'den yepyeni bir çıkış
İhtiyaç Kredisi Kullanacaklara Müjde! Limitler Arttı, Vadeler Uzadı! İşte Yeni Kredi Rakamları
Aile Bakanlığı'nın Sevgililer Günü Paylaşımına Siyasi Cepheden Sert Tepki
Harvey Law Group Türkiye Ülke Müdürü Çiğdem Sarıoğlu Ergut, yatırım yoluyla vatandaşlık programlarının artık sadece mobilite değil; eğitim, güvenlik ve stratejik gelecek planlamasının da anahtarı olduğunu söylüyor.
Pandemi sonrasında bireyler artık yalnızca bulundukları ülkeye bağlı kalmanın ne kadar riskli olduğunu fark etti. Eğitim, sağlık, yaşam kalitesi ve kişisel güvenlik gibi kriterler öne çıktı. İnsanlar sadece bugünü değil, çocuklarının geleceğini planlıyor. Bu noktada ikinci bir vatandaşlık, yalnızca bir pasaport değil; daha özgür, daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir hayatın kapılarını aralıyor.
2. Türk vatandaşları en çok hangi ülkelerin programlarını tercih ediyor ve neden?
Karayipler ekonomik erişilebilirlik açısından hâlâ çok cazip. Portekiz, İtalya, Fransa gibi Avrupa ülkeleri ise Schengen alanında serbest dolaşım hakkı ve kaliteli yaşam altyapısı nedeniyle öne çıkıyor. Kanada ve Singapur gibi ülkeler ise eğitim ve teknolojiye yatırım yapan aileler için çekici hale geldi. Danışanlarımız arasında işini Avrupa’ya taşımak isteyen start-up sahiplerinden çocuklarına dünya çapında eğitim sağlamak isteyen ebeveynlere kadar çok farklı profiller var.
3. Türk pasaportuyla vizesiz seyahat hakkı son yıllarda gelişme gösterdi. Buna rağmen neden ikinci vatandaşlık hâlâ stratejik kabul ediliyor?
Evet, Türk pasaportuyla şu anda 126 ülkeye vizesiz ya da kapıda vizeyle giriş mümkün. Ancak hâlâ Schengen ülkeleri, ABD, Kanada ve İngiltere için vize alınması gerekiyor. Bu ülkeler, iş, eğitim, sağlık ve yaşam kalitesi açısından en çok talep edilen destinasyonlar. Dolayısıyla global hareketlilik arayan yatırımcılar için ikinci vatandaşlık, erişim kısıtlarını aşmak adına stratejik bir adım hâline geliyor.
4. Yatırım yoluyla vatandaşlık almak sadece bireyleri mi etkiliyor, yoksa aileyi kapsayan avantajlar da var mı?
Elbette tüm aileyi kapsayan çok boyutlu avantajlar sağlıyor. Çocukların dünya çapında okullara, üniversitelere erişimi kolaylaşıyor. Ebeveynler için kaliteli sağlık hizmetleri, yaşlı bireyler için huzurlu ve güvenli yaşam altyapıları sunuluyor. Ayrıca birçok programda eş ve çocukların yanı sıra ebeveynler de başvuruya dâhil edilebiliyor.
5. Süreç ne kadar sürüyor? Yatırım dışında başka şartlar da var mı?
Programdan programa değişmekle birlikte Karayip ülkelerinde süreç genellikle 4–6 ay arasında tamamlanıyor. Avrupa programlarında ise bu süre 6 aydan başlayıp 1 yıla kadar uzayabiliyor. Yatırımın türü – gayrimenkul, bağış, fon gibi – ve miktarı da ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Bazı ülkelerde fiziksel ikamet şartı aranmazken, bazılarında minimum kalış süresi talep ediliyor. HLG olarak başvuru sahibinin yaşam tarzı ve hedeflerine göre en uygun yapıyı belirleyip süreci A’dan Z’ye yönetiyoruz.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom temsilcileri, VII. Uluslararası Nükleer Sanayi Fuarı ve XI. Nükleer Santraller Zirvesi (NPPES) kapsamında yapılan BRICS Nükleer Enerji Platformu oturumunda, nükleer sanayide tedarikçi ilişkilerinin yönetilmesine yönelik modern yaklaşımlarını sundular.
Oturumdaki diğer konuşmacılar arasında Güney Afrika’dan Platform Baş Koordinatörü Elsie Pule, Titan 2 IC İçtaş İnşaat Anonim Şirketi Ticari Direktörü Hakan Görey, Çin Devlet Nükleer Güç Teknolojisi Şirketi (SNPTC) Uluslararası Departman Direktörü Fei Min, Güney Afrika’dan Eskom Nükleer Yapı Programı Tasarım Müdürü Maxwell Msabala, Güney Afrika Nükleer Enerji Şirketi (NECSA) Enerji ve Endüstri İcra Direktörü Sengiphile Simelane ile diğer temsilciler yer aldı. Katılımcılar, kalite kontrol, gerekli yetkinlik düzeyinin korunması ve sektörde yeni düzenleyici yaklaşımların uygulanması konularını ele aldılar. Tedarikçi niteliklerinin iyileştirilmesine, düzenleyici otoritelerin değişen piyasa yapısına uyum sağlama ihtiyacına ve uluslararası kalkınma bankalarının tedarik zincirlerinin finansmanına katılımı konularına özellikle dikkat edildi.
AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji Şirketleri ile İş Dünyası Dernekleriyle İlişkiler Direktörü Esra Songur, oturumda yaptığı konuşmada, büyük ölçekli Akkuyu NGS inşaat projesinde yer alan şirketlerin artan ihracat potansiyelinden bahsetti. Songur, “Türk şirketleri, nükleer endüstri için yüksek kalite standartlarına uygun ekipman ve malzeme üreterek, küresel pazarda daha rekabetçi hale geliyorlar ve diğer nükleer santral inşaat projelerine de katılmayı umuyorlar. Bu bağlamda, BRICS Nükleer Platformu’nun uzman toplantıları sürdürülebilir iş bağlantılarını teşvik ediyor. BRICS katılımcılarının deneyimi ve desteği, tedarik zinciri yönetiminde daha da geniş fırsatlar yaratıyor ve ulusal şirketlerin küresel teknoloji zincirlerine entegre olmasına yardımcı oluyor” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Avrupa’nın elektrikli araç şarj istasyonu ağında önemli yere sahip olan Vestel Mobilite, imzaladığı yeni iş birliği anlaşmasıyla servis ve bakım alanındaki güvenilirliğini daha da artırıyor. Vestel Mobilite, sektörün önde gelen şirketlerinden Diebold Nixdorf ile başlattığı iş birliği kapsamında, İtalya’da kurulu olan şarj çözümlerinin erişilebilirliğini sağlayarak müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkaracak.
Vestel Mobilite Genel Müdürü Ender Yüksel konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Elektrikli araç ekosisteminin geleceğinde, yalnızca üstün teknolojiye sahip şarj istasyonları geliştirmek değil, aynı zamanda bu istasyonların sürekliliğini sağlamakta da önemli rol oynuyoruz. Bu kapsamda Diebold Nixdorf ile kurduğumuz ortaklık, İtalya’daki mevcut şarj altyapımızın etkinliğini ve verimliliğini maksimize ederken, elektrikli araç sürücülerine her zaman en iyi deneyimi sunmamıza olanak tanıyacak. Bu iş birliğini, gelecekte daha geniş bir hizmet ağına yaymayı planlıyoruz” diye konuştu.
Diebold Nixdorf EVC Global Başkanı Kenneth Sverker Nilsson ise konuyla ilgili olarak, “Vestel Mobilite ile iş birliği yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu ortaklıkla, Avrupa’daki elektrikli araç şarj altyapısı alanındaki yetkinliğini daha da güçlendirmesine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Dünya genelinde binlerce servis teknisyenimiz, 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren sahalarımız ve beş binin üzerindeki depo lokasyonumuz sayesinde, müşterilerimizin en zorlu hizmet seviyesi anlaşmalarını karşılayabiliyor ve en güncel endüstri standartlarını karşılayan güvenilir şarj altyapısına katkı sunabiliyoruz” dedi.
Diebold Nixdorf, ABD, Birleşik Krallık ve Avrupa genelinde hizmet veriyor. Şirket, imzalanan anlaşma kapsamında Vestel Mobilite’nin İtalya’da kurulu olan 120 adet EVC-DC şarj istasyonunun servis ve bakımı konusunda sektördeki en iyi uygulamaları hayata geçirecek. Ortaklık, elektrikli araç şarj istasyonlarının sürekliliğini ve verimliliğini artırırken, geleceğe yönelik sürdürülebilir mobilite hedeflerine de katkı sağlayacak.
Vestel Mobilite yakın dönemde, Zorlu Enerji’nin ortak olduğu Electrip şirketi ile iş birliği kapsamında İtalya’da yeni nesil şarj merkezi uygulamasını hayata geçirmişti. İtalya’da hizmete giren, 180kW ve 400kW güç çıkışına sahip istasyonlar, bireysel ve ticari kullanıcıların ihtiyaçlarına göre optimize edildi. Vestel Mobilite’nin yeni nesil istasyonları, Avrupa genelinde kullanılan en verimli şarj çözümlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Ege Üniversitesinin ortağı olduğu konsorsiyum tarafından yürütülen uluslararası proje başarıyla tamamlandı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Karahan Uysal’ın yürütücülüğünde PRIMA CALL SECTION-2 2021 çağrısı kapsamında desteklenmeye hak kazanan “Akdeniz’deki Küçük Tarım İşletmelerinde Tarımsal Biyoçeşitliliği, Kârlılığı, Döngüselliği ve İklim Değişikliklerine Direnci Artırmak İçin Yenilikçi Sürdürülebilir Organik Deniz Rezenesi Tabanlı Tarımsal Üretim Sistemleri” (SEAFENNEL4MED) isimli proje başarıyla tamamlandı.
Yoğun araştırma ve Avrupa-Akdeniz işbirliğinin ardından 36 aylık bir sürenin sonunda SEAFENNEL4MED projesinin başarıyla sonuçlandığını ifade eden Doç. Dr. Özlem Karahan Uysal, “Proje, Akdeniz’de çevre ve iklim sorunlarının üstesinden gelmek için yenilikçi stratejilerin merkezindeki eski ve dirençli bir bitki olan kaya koruğu (Crithmum maritimum L.) için organik ve sürdürülebilir yetiştirme sistemlerinin geliştirilmesine odaklandı. PRIMA 2021 çağrısı kapsamında desteklenen SEAFENNEL4MED, Akdeniz havzasındaki küçük çiftliklerde agrobiyolojik çeşitliliği, tarımsal kârlılığı, döngüselliği ve iklim değişikliğine uyumu artırmak için sürdürülebilir yetiştirme modelleri geliştirdi” diye konuştu.
Proje sonucunda nitelikli çıktılar elde edildi
Projenin temel çıktılarından bahseden Doç. Dr. Özlem Karahan Uysal, “Kuraklık ve tuzluluğa karşı yüksek toleransa sahip, Akdeniz’in ekolojik koşulları için ideal olan kaya koruğu ekotiplerinin seçimi yapılarak adaptasyon yeteneği yüksek ekotipler saptandı. Yenilikçi organik yetiştiricilik ilkeleri doğrultusunda, çevresel etkiyi azaltırken verimliliği artıran sürdürülebilir tarım sistemlerinin geliştirilmesine katkı sağlandı. Sağlıklı ve doğal gıdalara yönelik artan tüketici talebine uygun olarak yenilikçi organik kaya koruğu bazlı katma değerli gıda ürünleri geliştirildi. Döngüsel ekonomi uygulaması çerçevesinde, bitkisel yan ürünlerin nutrasötiklerin üretimi ve tarım topraklarının iyileştirilmesi amacıyla kullanım olanakları değerlendirildi. Tedarik zincirinin sürdürülebilirliği için doğrudan etkileri olan ekonomik, sosyal ve çevresel faydalar değerlendirildi.
Sonuçların hem yerel hem de uluslararası düzeyde yaygınlaştırılması, çiftçilerin, araştırmacıların, işleyici firmaların ve politika yapıcıların katılımının sağlanmasına yönelik iletişim ağları oluşturuldu. SEAFENNEL4MED ardında bilgi, çözüm ve iş birliği açısından zengin bir miras bırakarak, kaya koruğunu Akdeniz’in agroekolojik dayanıklılığının ve yenilikçiliğinin bir sembolü olarak konumlandırmıştır. Proje, Avrupa Birliği’nin sıfır kirlilik stratejisine somut bir katkıda bulunmuş ve iklim baskısı altındaki bölgelerdeki çiftçilerin gelir ve üretim istikrarını güçlendirmek için yeni fırsatlar sunmuştur” dedi.
Sürdürülebilir inovasyon için uluslararası bir konsorsiyum
Proje, Marche Politeknik Üniversitesi (UNIVPM) tarafından, CREA – Gıda ve Beslenme Araştırma Merkezi (İtalya), Split Üniversitesi ve Adriyatik Bitkileri Enstitüsü (Hırvatistan), Batı Britanya Üniversitesi (Fransa), INRGREF – Kırsal Mühendislik, Su ve Ormanlar Ulusal Araştırma Enstitüsü (Tunus), kaya koruğu yetiştiriciliğine öncülük eden bir tarım işletmesi olan Rinci (İtalya) ve Ege Üniversitesinin de içinde yer aldığı Bilimsel ve Operasyonel Mükemmeliyet Konsorsiyumu ile işbirliği içinde koordine edildi.
Türkiye’de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Karahan Uysal liderliğinde yürütülen ve PRIMA Programı kapsamında TÜBİTAK tarafından fonlanan projede; Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Fen Fakültesi ile Tarım Ekonomisi, Tarla Bitkileri, Gıda Mühendisliği, Biyomühendislik ve Biyoloji Bölümlerinden dokuz öğretim üyesi görev aldı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı