DOLAR 39,3022 0.32%
EURO 44,9570 0.28%
ALTIN 4.147,84-0,55
BITCOIN 40886280.60331%
İstanbul
18°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Ceren Kaya

Ceren Kaya

31 Mayıs 2025 Cumartesi

Rosatom, BRICS Atom Enerjisi Platformu uzmanlarıyla düzenlenen oturuma katıldı

Rosatom, BRICS Atom Enerjisi Platformu uzmanlarıyla düzenlenen oturuma katıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

NT2E fuarı kapsamında BRICS birliği bünyesindeki Atom Enerjisi Platformu’nun bu yılki ikinci uzman oturumu olan “Atom Enerjisi Alanındaki Projelerin Finansman Araçlarının Gelişimi Perspektifleri” başlıklı oturum Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleştirildi. Oturum, Brezilya ve Rusya arasındaki nükleer ortaklığın geliştirilmesine yönelik girişimlerin bir devamı niteliğinde yapıldı. 

Oturuma Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom temsilcilerinin yanı sıra, Çin’den CNNC, Brezilya’dan ABDAN ve Diamante Geração Energia, İran’dan NPPD, Bolivya’dan ABEN, Güney Afrika’dan ise ESKOM ve NECSA şirketlerinin temsilcileri katıldı. Oturumun ana konusu, birliğe üye ülkelerde ve ortak devletlerde nükleer projelerin uygulanması için finansal araçların geliştirilmesi oldu.

Katılımcılar, uluslararası kalkınma bankalarının ve ulusal finans kuruluşlarının iklimsel ve sosyal hedeflere ulaşmayı amaçlayan uzun vadeli yatırımlara artan ilgisini değerlendirdi. BRICS Atom Enerjisi Platformu Baş Koordinatörü Elza Pule konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Mevcut küresel ortamda finansman konusu özel bir önem kazandı. Geçtiğimiz yıl Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı Nükleer Enerji Ajansı, nükleer teknolojilerin mevcut durumuna ilişkin bir rapor sundu. Bu raporda, tedarik zincirlerinin hazır oluşu ve nitelikli insan kaynaklarının bulunması ile birlikte finansman, nükleer enerji projelerinin başarılı bir şekilde uygulanmasının önündeki temel engellerden biri olarak gösterildi. Atom enerjisi teknolojilerinin geliştirilmesi için finansal araçlar konusu, nükleer enerjiyi kendi enerji dengelerine dahil etmeyi planlayan ülkeler için kilit öneme sahip” ifadelerini kullandı.

Rosatom temsilcisi de yapılan anlaşmaların detaylandırılması gerektiğini vurgulayarak, “Bu anlaşmalar aşamalara ayrılmalı ve her aşamada farklı finansman araçları kullanılmalı” diye konuştu. 

Rosatom temsilcisi Stanislav Shpakovskiy, konuyla ilgili şunları söyledi: “Projenin ilk yıllarında oluşan temel risklerin ortadan kaldırılmasında, 15 yıl ve üzeri geri ödeme sürelerine sahip altyapı kredileri, özellikle kalkınma bankaları aracılığıyla önemli bir rol oynuyor. Genel olarak, sektör, nükleer enerjinin de dahil olduğu “enerji geçişi” projelerinin finansmanına verilen önceliğin artmasıyla, finans sektörünün nükleer projelere ilgisinin artmasını bekliyor. Bu, küçük ölçekli nükleer santraller gibi gelecek vadeden bir alanı da kapsıyor.”

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

BİLGİ, Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı’na ev sahipliği yaptı

BİLGİ, Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı’na ev sahipliği yaptı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı’na ev sahipliği yaptı. Alanında öncü çalışmalara imza atan 20’den fazla ekonomistin katıldığı konferansta Nobel Ekonomi Ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu (MIT), Prof. Dr. Jeffrey Sachs (Columbia Üniversitesi), Prof. Dr. Ufuk Akçiğit (Chicago Üniversitesi), Prof. Dr. Şevket Pamuk (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Gülçin Özkan (King’s College London), Prof. Dr. Asaf Savaş Akat gibi alanında önde gelen akademisyenler söz aldı.

150’den fazla akademik çalışmanın sunulduğu konferansta; makroekonomi, para politikası, enflasyon, finansal piyasalar, çevre ekonomisi, işgücü piyasaları, kalkınma ekonomisi ve enerji gibi konularda oturumlar düzenlendi.

 Konferans, Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı’nın açılış konuşmasıyla başladı.  Ekonomik istikrara ve rasyonel politikalara olan ihtiyacın altını çizen Kazdağlı, konferans boyunca ekonomi ile ilgili geniş bir yelpazede pek çok bilimsel çalışmanın ele alınacağını ifade etti.

 ‘Küreselleşme boyut değiştiriyor’

 İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Ege Yazgan konuşmasında küreselleşmenin dönüşümüne dikkat çekti. Küreselleşmenin uzun zamandır durağanlaştığını belirten Yazgan, “Trump yönetimiyle birlikte sıkça tartışılan küreselleşmenin sonu meselesi aslında 2008 krizinden sonra başlamıştı. Özellikle imalat sanayinde küreselleşmenin yavaşladığını görüyoruz. Ama bu küreselleşmenin bittiği değil, boyut değiştirdiği anlamına geliyor” dedi.

Prof. Dr. Yazgan, Çin’in imalat sanayi üretimindeki küresel hakimiyetine dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün dünya imalat sanayinin yüzde 35’ten fazlası Çin tarafından gerçekleştiriliyor. Çin, fragmantasyon (parçalı üretim) sürecine devam ederken aynı zamanda üretimi kendi içine çekerek yerelleştiriyor. Diğer ülkeler imalat sanayinde Çin’e daha bağımlı hale gelirken, Çin dışa bağımlılığını azaltıyor.”

Hizmet sektöründeki küreselleşmenin ivmesini koruduğunu vurgulayan Yazgan, “İmalat sanayinde durağanlık gözlemlenirken iletişim teknolojileri gibi hizmet alanlarında küreselleşme hızla artmaya devam ediyor. Yeni hizmet sektörlerinde Hindistan öne çıkan ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor” dedi.

 ‘Verimlilik problemi ülkeleri ekonomik büyümede yavaşlatıyor’

 Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit konuşmasında, büyüme ve kalkınma üzerine yaptığı mikro veri temelli araştırmalarını paylaştı. Dünya Bankası’nın 2024 yılı “Orta Gelir Tuzağı” raporuna akademik liderlik eden Akçiğit, konuşmasında ülkelerin ekonomik gelişiminde “orta gelir tuzağı”na nasıl yakalandıklarını ve bundan nasıl çıkabileceklerini değerlendirdi.

“Bu tuzağı aşmak için ülkelerin kendi iç dinamiklerine ve kurumlarına odaklanmaları gerekiyor. Başarı örnekleri olarak Polonya, Güney Kore ve Şili dikkat çekiyor. Çin’i denklemden çıkardığımızda orta gelir grubundaki ülkelerin genel olarak başarılı bir büyüme hikayesi yazamadığını görüyoruz. Özellikle verimlilik problemi ülkelerin ekonomik büyümede yavaşlamalarına neden oluyor” dedi.

Türkiye özelinde değerlendirildiğinde, büyüme rakamlarının dikkat çekici olsa da bu büyümenin niteliğinin sorgulandığını vurgulayan Akçiğit “Ekonomik göstergeler, büyümenin ağırlıklı olarak sermaye yatırımları ve emek katkısıyla sağlandığını; verimliliğin ise büyümeye yeterince katkı vermediğini gösteriyor. Oysa sürdürülebilir kalkınmanın temel taşı verimlilik artışı. Bu da Türkiye’nin “iki ileri bir geri” ilerlemesine yol açıyor” diye konuştu. 

‘Ekonomik kalkınma bir yatırım sürecidir’

 Columbia Üniversitesi Sürdürülebilirlik Merkezi Direktörü Prof. Dr. Jeffrey Sachs ise “Ekonomik kalkınma ve özellikle sürdürülebilir kalkınma bir yatırım sürecidir” diyerek uluslararası sermaye akışlarındaki dengesizliklerin altını çizdi. 

Düşük gelirli ülkelerin dış sermayeye erişme derecelerinin düşüklüğüne dikkat çeken Sachs, bu ülkelerin çoğunluğunun yatırım yapılabilir kredi notuna sahip olmadığını belirterek kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini eleştirdi. 

Uluslararası sermaye piyasalarının hâlâ ABD doları merkezli olduğunu belirten Sachs, “Amerikan dış politikasının karşı tarafında olmak, neredeyse kesin olarak bir finansal krize giden yoldur. Tüm bu çözümler yavaş yavaş şekilleniyor denebilir, çünkü çok kutuplu bir dünyaya geçiş sürecindeyiz” ifadelerini kullandı.

Sachs ayrıca Türkiye’nin dış finansmana ihtiyaç duyan ülkeler arasında yer aldığını vurgulayarak, daha adil ve etkili bir uluslararası son borç verme mekanizmasının inşa edilmesi gerektiğini belirtti.

‘Demokrasi ekonomik büyümeyi destekler’

Konferansta söz alan Nobel Ekonomi Ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, demokrasi ve ekonomik gelişme arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. “Demokrasiden vazgeçen bir ülke, kişi başı GSYİH açısından yaklaşık yüzde 20 kaybediyor” diyen Acemoğlu, demokratikleşmenin uzun vadeli büyüme üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtti. “Bir ülke demokrasiye geçtiğinde, diğer otoriter rejimlere kıyasla bir süreliğine biraz daha hızlı büyüyor. Bu yaklaşık 7–8 yıl sürüyor, ardından 13 yıl kadar süren güçlü bir büyüme atağı yaşanıyor ve bu sürecin sonunda diğer otoriter ülkelere kıyasla yaklaşık yüzde 15–20 daha zengin hale geliyor” şeklinde konuşan Acemoğlu, Türkiye’nin demokrasi skorundaki düşüşe de dikkat çekti.

 ‘Dünya ekonomisi bir dehşet dengesi üzerine kurulu’

 İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, küresel ekonomi ve siyaset dengeleri üzerine yaptığı değerlendirmede, ekonomik aktivitenin tamamen küreselleştiğini ancak iktisat politikalarının hâlâ yerel ölçekte kaldığını belirterek bu çelişkinin küresel düzeyde kolektif aksiyon ihtiyacını doğurduğunu söyledi.

Mevcut dünya düzeninin İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD tarafından kurulduğunu hatırlatan Akat, “Amerika düzeni kurdu, dolar dünya parası oldu. Ama zamanla bu durum sorun çıkarmaya başladı” dedi. ABD’nin efektif talep sorununu çözebildiğini çünkü rezerv paraya sahip olduğunu belirten Akat, “Para onların. Dış denge derdi yok. Bu sistem uzun vadede ciddi mahsurlar barındırıyor,” diyerek mevcut yapının adaletsizliğine dikkat çekti.

Çin’in yalnızca ekonomik değil, askeri bir güç olarak da yükseldiğini ifade eden Akat, “Mevcut hegemonun yeni sistem kurma çabası Çin’i izole etmeye yönelik. Çin birkaç yıl içinde Amerika’dan daha kuvvetli bir orduya sahip olabilir” sözleriyle dünya ekonomisinin bir “dehşet dengesi” üzerinde durduğunu söyledi.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

ING Türkiye’den yeni iletişim platformu: “Aslan gibi banka, arkanda”

ING Türkiye’den yeni iletişim platformu: “Aslan gibi banka, arkanda”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’nin en sevilen dijital bankası olma hedefiyle ilerleyen ING, yeni iletişim platformu ile sektöre yön veren marka hikayesini bir adım daha ileriye taşıyor.  ING Türkiye, “Sen hayatını yaşa” marka yolu ile insanların hayatında bankacılığın daha az yer tutması gerektiğine vurgu yapıyor. ING, yeni iletişim platformunda yer alan ve kazandıran dijital banka konumlamasını güçlendirirken, “Aslan gibi banka, arkanda” söylemiyle de bankacılığı zahmetsiz hale getirerek hayatlarında istediklerini yapabilmeleri için müşterilerinin yanında olduklarını vurguluyor. 

ING’nin yeni iletişim platformu ile yayınlanan ilk reklam filminde günlük yüksek faiz kazandıran Turuncu Hesap’ın özelliklerine dikkat çekiliyor. ING’li olan ve ING’li olmayan iki karakterin karşılaştırıldığı filmde, gondolda yer alan karakterlerin arkasında maaşlarını temsil eden iki karakter oturuyor. Maaşını Turuncu Hesap’ta değerlendiren karakter, günlük yüksek faizle her gün kazanırken, ING’li olmayan karakterin maaşının uçması eğlenceli bir dille anlatılıyor.  Ayrıca ING’li karakterin arkasında yer alan aslan gölgesi ile markanın logosuna ve güven veren duruşuna dikkat çekiliyor. ING Türkiye, yeni reklam filmi ile kazandıran ürünleri, dijital çözümleri ve zahmetsiz bankacılık anlayışı ile hayatı kolaylaştırmasının yanı sıra müşterilerinin güvenle sırtını yaslayabileceği bir çözüm ortağı olduğunu vurguluyor. 

Gökçe Say: Müşterilerimize “sen hayatını yaşa’ diye “Aslan gibi banka, arkanda” diyoruz. 

Markanın yeni iletişim yolculuğu ile ilgili görüşlerini aktaran ING Türkiye İletişim ve Marka Deneyimi Grup Direktörü Gökçe Say, “ING olarak amacımız müşterilerimizin iş ve özel yaşamlarında bir adım önde olmalarını mümkün kılmak. Bu amaç doğrultusunda kendimizi kazandıran dijital banka olarak konumluyor, zahmetsiz bankacılık hizmetlerimizle müşterilerimizin en büyük destekçilerinden biri olmayı hedefliyoruz. Yeni iletişim platformumuzla bu yaklaşımımızı daha ileriye taşıyoruz. Çünkü biliyoruz ki dijitalleşmenin ve yaşanan hızlı değişimlerin etkisiyle bankacılık deneyimi her gün yeniden tanımlansa da asıl değer müşterilerimizi güçlendiren ve destekleyen bir çözüm ortağı olmaktan geçiyor. Biz de bu yaklaşımımızı ‘Aslan gibi banka, arkanda’ söylemiyle somutlaştırıyoruz. Müşterilerimize ’sen hayatını yaşa’ diye ’Aslan gibi banka, arkanda‘diyerek finansal hizmetler sunan bir kurum olmaktan öte, hayatlarında istediklerini yapabilmeleri için onları destekleyen, cesaretlendiren ve güven veren bir yol arkadaşı olduğumuzu vurguluyoruz” dedi. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Mudanya, Turizmde Yol Haritasını Belirliyor

Mudanya, Turizmde Yol Haritasını Belirliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mudanya, turizmde sürdürülebilir ve katılımcı bir modelle geleceğini şekillendirmek üzere ilk adımı attı. “Geçmişin İzleri, Geleceğin Turizmi” başlığıyla gerçekleştirilecek Turizm Çalıştayı’nın Danışma Kurulu toplandı. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Mudanya’nın turizmle önemli bir çıkış yakalayabileceğini belirtti.

Mudanya’nın turizm alanında atılım yapması amacıyla hazırlanan Mudanya Turizm Stratejisi ve Master Planı için ilk adım atıldı. “Geçmişin İzleri, Geleceğin Turizmi” başlığıyla düzenlenen Turizm Çalıştayı Danışma Kurulu Toplantısı, tarihi Tirilye Taş Mektep’te gerçekleştirildi. Toplantıya akademisyenler, işletmeciler ve turizm profesyonelleri katıldı.

Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, açılış konuşmasında Mudanya’nın kültürel, doğal ve tarihi zenginliklerine dikkat çekerek, bu değerlerin turizm aracılığıyla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Başkan Dalgıç, “Mudanya’nın turizmle önemli bir çıkış yakalayabileceğine inanıyoruz. Ancak bunun için öncelikle Mudanyalılık bilincinde birleşmeli, ortak bir cephe oluşturmalıyız.” dedi. Mudanya’nın tarih boyunca kültürel, ekonomik ve siyasi olarak önemli roller üstlendiğini ancak son 50 yılda sayfiye kasabası kimliğine büründüğünü belirten Dalgıç, “Bu kimlik kaybını geri kazanmak için yola çıktık. Sahip olduğumuz değerleri önce Mudanyalılar fark etmeli, ardından Türkiye’ye ve dünyaya anlatmalıyız.” dedi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KATILIMCI TURİZM

Başkan Dalgıç, Mudanya’nın en önemli değerlerinden birinin Mudanya Mütarekesi olduğunu, bunun yanı sıra kentin sahilleri, arkeolojik alanları ve kültürel mirasıyla büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğunu ifade ederek, bu değerlerin yeterince değerlendirilemediğini söyledi.

Mudanya’nın geleceğini şekillendirmek için yerel yönetim olarak tek başlarına değil, ortak akılla ilerlemek istediklerini belirten Dalgıç, şöyle konuştu:

“Mudanya’nın çıkışının turizmle olacağını düşünüyoruz. Kültür, deniz, sanat, gastronomi gibi farklı konularda özel toplantılar düzenleyerek buralardaki stratejimizi belirlemek istiyoruz. Tabii sahip olduğu değerleri koruyarak… Bu bir yerel yönetimin tek başına yapabileceği bir şey değil. Biz yerel yönetim olarak paylaşıma, ortak akla inandığımız için de bu yolu birlikte yürümek istedik. Görmek istediğim Mudanya; insanıyla beraber canlı, talihine küsmemiş, ileriye daha umutla bakan, sokaklarda cıvıl cıvıl insanların olduğu, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren bir kent. Bunun yapılabileceğine çok inanıyorum. Beraber doğru bir yol haritası çizer, bu toplantıların sonunda ilk stratejimizi belirler, bunu da Turizm Master Planı haline getirsek Mudanya’nın önünün çok açık olduğunu düşünüyorum.”

TEMATİK ÇALIŞTAYLARLA YOL HARİTASI BELİRLENECEK

Açılış konuşmasının ardından “Mudanya’nın Turizm Potansiyeli ve Geleceği”, “Üretimden Tabağa, Sokaktan Pazara”, “Yerelden Küresele”, “Kente Saygılı Turizm, Geleceğe Kalıcı Miras”, “Pazarlama, Rehberlik ve Turizm Ağları” başlıklarında sunumlar yapıldı. Mevcut turizm potansiyeli değerlendirilerek, temel ilkeler ve uzun vadeli hedeflerin belirlenmesi konusunda görüş birliğine varıldı.

Mudanya Turizm Stratejisi ve Master Planı kapsamında her ay “Doğa ve Deniz Turizmi”, “Gastronomi”, “Kültürel Miras”, “Yerel Ekonomi ve Girişimcilik” gibi temalarla düzenlenecek çalıştaylarla sürecin ilerletilmesi hedefleniyor. Planın 2025 yılı sonunda tamamlanarak uygulamaya alınması planlanıyor.

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Başkan Zeyrek: “Zirvede ortaya çıkan fikirler, Manisa’nın geleceği için bir eylem rehberine dönüşecek”

Başkan Zeyrek: “Zirvede ortaya çıkan fikirler, Manisa’nın geleceği için bir eylem rehberine dönüşecek”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir bir kent hedefi doğrultusunda düzenlediği ‘Sürdürülebilir Manisa Zirvesi’nin kapanış oturumunda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Zirvede ortaya çıkan fikirler, Manisa’nın geleceği için bir eylem rehberine dönüşecek” dedi.  

Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, alanında uzman isimler ve akademisyenlerin ‘Sürdürülebilir Çevre’, ‘Sürdürülebilir Tarım’, ‘Sürdürülebilir Sanayi’ ve ‘Sürdürülebilir Şehirler’ konularını ele aldığı Sürdürülebilir Manisa Zirvesi, iki gün boyunca yoğun bir programla gerçekleşti. Oturumlarda çevresel sorunlardan kırsal kalkınmaya, enerji verimliliğinden iklim dostu kent tasarımlarına kadar pek çok başlık masaya yatırıldı. Zirvenin kapanış konuşmasını gerçekleştiren Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, sürdürülebilirliğin sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da ele alınması gerektiğini vurguladı.

“Bu zirve ortak aklın oluştuğu değerli bir platform”

Başkan Ferdi Zeyrek, “Bu zirveyi, bilgi paylaşımının yanı sıra ortak aklın oluşması, iş birliğinin ve çözüm odaklı yaklaşımın ön plana çıktığı değerli bir platform olarak görüyorum. İlk gün düzenlenen oturumla çevresel sürdürülebilirliği hep birlikte masaya yatırdık. İklim değişikliğinin etkilerini, biyolojik çeşitliliğini, atık yönetiminden döngüsel ekonomiye kadar pek çok başlıkta yürütülen çalışmalar bize doğayı korumanın ne kadar önemli olduğunu ve hayati bir sorumluluğa sahip olduğumuzu bir kez gösterdi.  Aynı günün devamında tarımın dönüşümünü gündeme taşıdık. İklim değişikliğine uyum sağlayan üretim modellerinden, döngüsel tarım sistemlerine, enerji kaynaklarının tarıma entegrasyonundan kırsal kalkınma politikalarına kadar pek çok konuda önemli fikirler ortaya kondu. Sanayide sürdürülebilirlik oturumlarında ise dijitalleşmeden enerji verimliliğine, üretim teknolojilerinden temiz üretim modellerine kadar geniş bir çerçevede değerlendirmeler yapıldı. Bu oturumlar, üretimin artık yalnızca verimle değil, sorumlulukla da tanımlanması gerektiğini açıkça ortaya koydu” dedi.

“Kent yaşamını yeniden düşünmemiz gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor”

Sürdürülebilir kalkınma uzmanlığı sertifika töreninin bu bilgi paylaşım sürecinin somut bir çıktısı olduğunu kaydeden Başkan Ferdi Zeyrek, “Zirvemizin son bölümünde ise sürdürülebilir şehirler ele alınıyor. Kentlerimizin doğayla ilişkisini yeniden kurmanın, enerjiyi verimli kullanmanın, mahalleleri daha dirençli ve kapsayıcı hale getirmenin yolları tartışılıyor. Tüm bu başlıklar, kent yaşamını yeniden düşünmemiz gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor” diye konuştu.

“Manisa’nın her alanında karşılık bulması için hep birlikte çalışacağız”

Zirvede Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda Manisa ve ülke için atılabilecek somut adımların da ele alındığını söyleyen Başkan Zeyrek, “Ortaya çıkan fikirler bizim için yalnızca ilham değil, aynı zamanda bir eylem planı olacaktır. Bu zirve bir son değil, bir başlangıçtır. Burada dile getirilen görüşlerin sadece bu salonda kalmaması için yerel yönetimden kamuya, sanayiden sivil topluma kadar Manisa’mın her alanında karşılık bulması için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

“Bilim insanları öncülüğünde yol haritasını oluşturmalıyız”

Sürdürülebilirliğin sadece çevre ile ilgili bir kavram olmadığının altını çizen Başkan Zeyrek, “Aynı zamanda ekonomik kalkınmayı, sosyal adaleti ve kapsayıcı büyümeyi içine alan bütüncül bir yaklaşımdır. Temiz bir çevre ve sağlıklı bir gelecek için atılan adımların kalıcı olabilmesinin, ancak ortak akıl ve ortak çalışmayla olabileceğinin farkındayız. Zirvede görüşlerini paylaşan değerli hocalarımızın fikirlerini tüm kamu kuruluşlarıyla birlikte eylem planı haline getirmek ve bu geleneğin sürdürülebilir olması bizim için gerçekten çok önemli. Çünkü şunu biliyoruz ki bilim insanlarının öncülüğünde bu yol haritasını hep birlikte oluşturmalıyız. 1922 yılında harabe olmuş, Yunan işgalinde yanmış bir kentte bir Manisa Tarzanı doğdu. Ahmet Bedevi’nin Manisa’yı yemyeşil hale döndürmek gibi bir hayali vardı. 1963 yılında kaybettik. Yeşili korumak ve yeşil bir Manisa’yı yarınlara aktarmak, onun bize bıraktığı en büyük mirastır. Yarın, kendisini mezarı başında anacağız. Onu anmak, Manisa’nın yeşilini, doğasını, sürdürülebilir enerjiyi, günümüz koşullarında sağlamak ve yarınlara aktarmak, benim en önemli vizyonlarımdan biridir” ifadelerini kullandı.

“Görev sürem boyunca çoğalarak devam edecek”

Sürdürülebilir Manisa Zirvesi’nde yer alan bilim insanları ve akademisyenler ile zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür eden Başkan Zeyrek, “Buradan çıkacak kararlar tıpkı Su Çalıştayı’nda olduğu gibi bizim için bir eylem planına dönüşecektir. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin artık hafızasına kazınan, sürdürülebilirlik olgusunu her şekilde yayabileceğimiz bu platformlardır. Bunların görev sürem boyunca çoğalarak devam edeceğinin sözünü veriyorum” şeklinde konuştu.

Sürdürülebilir Kalkınma Uzmanlığı Sertifikaları Takdim Edildi

Programın sonunda Sürdürülebilir Kalkınma Uzmanlığı Sertifika Töreni gerçekleştirildi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Genel Sekreter Burak Deste, Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Murat Pınar, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, İTÜ Sürdürülebilir Kalkınma Uzmanlık Sertifika Programı Koordinatörü Prof. Dr. Hatice Ayataç, sertifika alan Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına sertifikalarını takdim etti.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku