DOLAR 38,4566 -0.1%
EURO 43,5625 -0.47%
ALTIN 3.968,95-2,48
BITCOIN 37420303.4736%
İstanbul
10°

PARÇALI BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Ceren Kaya

Ceren Kaya

01 Mayıs 2025 Perşembe

KONBELTAŞ Türkiye’nin İlk TSE Onaylı Etliekmek Üretim Belgesini Aldı

KONBELTAŞ Türkiye’nin İlk TSE Onaylı Etliekmek Üretim Belgesini Aldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Konya Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Konbeltaş A.Ş. Türk Standartları Enstitüsü ile birlikte gerçekleştirilen standart hazırlama süreci sonucunda “TSE K 662 Etliekmek Standardı” oluşturdu. Konbeltaş, üretim süreçleri halihazırda bu standartlara uygun olan ilk kuruluş olarak, Türkiye’de bu belgeyi alan firma oldu. Konbeltaş, Konya Mutfağı ve Kırkikindi isimli tesislerinde standartlara uygun etliekmeği misafirlerine sunmaya devam edecek.


Konya Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan Konbeltaş A.Ş. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile yürüttüğü iş birliği çerçevesinde önemli bir başarıya imza attı.

TSE ile birlikte gerçekleştirilen standart hazırlama süreci sonucunda “TSE K 662 Etliekmek Standardı” oluşturuldu.

Konbeltaş, üretim süreçleri halihazırda bu standartlara uygun olan ilk kuruluş olarak, Türkiye’de bu belgeyi alan firma oldu.

Konya Ticaret Odası’nda düzenlenen “TSE – Sektör Buluşması” programında, TSE K 662 Etliekmek Standardı belgesi Konbeltaş’a takdim edildi.

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin iştirak şirketi Konbeltaş, sadece kendi üretim süreçlerini değil, aynı zamanda şehrin gastronomi kültürünü de ulusal standartlarla buluşturarak önemli bir rol üstlendi.

Bu gelişme, şehrin yerel lezzetlerinden biri olan etliekmeğin üretiminde kalite ve güvenilirliği belge altına aldı.
Konbeltaş, Konya Mutfağı ve Kırkikindi isimli tesislerinde standartlara uygun etliekmeği misafirlerine sunmaya devam edecek.

Konya merkezli 3 firma daha bu standardı alarak sürece dahil oldu. Böylece Konya, “TSE K 662 Etliekmek Standardı”nı uygulayan işletmeleriyle Türkiye’ye örnek oldu.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

“DSİ su tahsisini adil ve bilimsel temelde yeniden düzenlemeli”

“DSİ su tahsisini adil ve bilimsel temelde yeniden düzenlemeli”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Manisa Büyükşehir Belediyesi Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ), Saruhanlı ilçesinde tarımsal üretimi etkileyen su krizine dikkat çekmek ve çözüm önerilerini ele almak amacıyla ziraat odaları, sulama kooperatifleri ve çiftçilerle bir araya geldi.

 

MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı’nın da katıldığı toplantıda, 1980 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan su tahsis protokolünün günümüz koşullarına uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Artan kuraklık, yer altı su seviyelerindeki düşüş ve kontrolsüz su tüketiminin gündeme geldiği buluşmada, bölgedeki üreticilerin yaşadığı sıkıntılar ve çözüm beklentileri dile getirildi.

 

Saruhanlı İlçesi’ne bağlı Nuriye Mahallesi’nde, gerçekleştirilen toplantıya, MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, MASKİ Genel Müdür Yardımcısı Özgür Avşar, Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, Nuriye Sulama Kooperatifi Kurucu Ortağı ve Köy-Koop Merkez Birliği Temsilcisi Nurettin Dingaz, Nuriye Sulama Kooperatifi Başkanı Ünal Tosun, Lütfiye Sulama Kooperatifi Başkanı Şenol Göktaş, mahalle muhtarları, çiftçiler ve vatandaşlar katıldı.

 

“Ne kadar su verildiğinin kontrolü yapılmalı”

Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, 45 yıl önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan protokole değinerek, “1980 yılında çıkmış bu karar üzerinde çok fazla görüşmeler yaptık. Ama çıkan kanunu geri alamıyoruz. Bu işin çözüm noktasında önemli olan anlaşma ile verilen suyun takibini yapabilmektir. Biz çiftçiler olarak verilen suyun kontrol edilmesini talep ediyoruz. Yapılan kontroller sonrasında da gerekli yerlere bilgilerin verilmesini istiyoruz” dedi.

 

“Eşit bir şekilde paylaşım yapılmasını istiyoruz”

Nuriye Sulama Kooperatifi Kurucu Ortağı ve Köy-Koop Merkez Birliği Temsilcisi Nurettin Dingaz ise “Herkesin de bildiği gibi yer altı sularımız, gün geçtikçe çekilmekte. Çocukluk yıllarımızda 7 metrelerden su çıkarıyorduk. Şuan ise 130 metre 140 metrelerden suyu çıkaramıyoruz. Biz üreticiler olarak 1980 yılındaki protokol çerçevesinde ne kadar su veriliyor, kaç metreden su çıkarılıyor konuları hakkında bilgiler almak istiyoruz. 45 yıldır iki mahallemizin üreticilerine hiç yardım edilmiyor. Suya şehirlerin de ihtiyacı var bunun da farkındayız, ama biz çiftçilerin de çok ihtiyacı var. Yetkililerin bu konuda eşit bir şekilde paylaşım yapılmasını talep ediyoruz” dedi.

 

“Kuyularımızın su seviyeleri gün geçtikçe çekilmekte”

Nuriye Sulama Kooperatifi Başkanı Ünal Tosun, “Belediyelerin insanlara su sağlamak gibi bir görevi var. Bizim de kooperatif olarak çiftçilere su sağlamak gibi görevimiz var. Maalesef şu an kuyularımızın su seviyeleri gün geçtikçe çekilmekte. Yeni kuyu açmak için maalesef maliyetler çok yüksek, çiftçimizin de durumu belli. Biz çiftçiler olarak bir çözüm istiyoruz. Sulama için yeni tesisler kurulmasını talep ediyoruz. İnsan hayatında su gerekli evet, ama tarım olmazsa da insan olmaz. Tarımın da suya ihtiyacı var. Çiftçinin üretmesi için suya ihtiyacı var. Bu nedenle 45 yıl önce yapılan bu protokolün DSİ tarafından tekrar gözden geçirilip yenilenmesini talep ediyoruz. Çünkü o zamanki nüfus ve tarım alanları ile günümüzün şartları aynı değil” diye konuştu.

 

“Saruhanlı Ovası ciddi sıkıntılar yaşıyor”

Lütfiye Sulama Kooperatifi Başkanı Şenol Göktaş ise “Su sıkıntısı genel olarak bütün Saruhanlı Ovası’na ciddi sıkıntılar veriyor. Bizim kuyularımız 150 metre, şu an askıda kalan birçok kuyum var. Çiftçilerin kimseyle yarışmaya gücü yetmez. Her geçen gün suyumuz azalıyor. Salihli Barajı’ndan istediğimiz suyu alabilirsek bizim kuyulara ihtiyacımız kalmayacak. Ama Salihli Barajı’nda da yeterince su yok. Bu durumda oradan da su alamıyoruz. Yetkililerin bu konuda bir çözüm bulması gerekiyor” dedi.

 

“Barajdan su gelirse sondajlara ihtiyacımız kalmayacak”

Nuriye Mahallesi üreticilerinden Gafur Ertürk de “45 yıl önce bizlere bu kadar su lazım değildi. Taban suları yüksekti. Bu kadar sulama ihtiyacı bile duymuyorduk. Yılda birkaç kez suladığımızda ürünlerimiz oluyordu. Şu an haftayı geçiremiyoruz. Bir hafta sonra ürünlerimiz tekrar su istiyor. Çünkü tabanda su yok. Toprak yarım metre, bir metre aşağıdan kuru çıkıyor. Su kullanımının çok iyi paylaşılması ve bu konuda bizlere destek olunması gerekiyor. En azından Salihli’den gelen kanalın da kapalı sistemle gelmesi gerekiyor. Eğer bu su bizlere ulaştırılırsa bizim zaten sondajlara ihtiyacımız kalmayacak. Ama şu an su olmadığı için çiftçiler sondajlarla su temin etmek zorunda. Yetkililerin sesimizi duymasını, sıkıntılarımızın çözümü noktasında adımlar atmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

 

“Su kriziyle karşı karşıyayız”

Ziraat odaları, kooperatifler ve çiftçilerle değerlendirme yapmak için bir araya geldiklerini belirten MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı ise tüm Türkiye’nin olduğu gibi Manisa’nın da ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Postacı, “Manisa, bereketli ovaları, üretken çiftçisi ve güçlü tarım altyapısıyla ülkemizin stratejik üretim merkezlerinden biridir. Ancak küresel iklim krizinin etkileriyle birlikte azalan yağış miktarı, yer altı su seviyelerinde ciddi düşüşlere yol açmakta; sondaj derinlikleri 300 metrelere kadar inmektedir. Bu faktörler, tüm dünyada olduğu gibi Manisa’mızda da su kaynakları konusunda endişe yaratmaktadır. Yeraltı su seviyelerimiz her geçen yıl azalmakta ve yüzey sularımız kuraklığın etkisiyle yetersiz kalmaktadır. Bu durum, çiftçilerimizin tarlalarını sulamasını zorlaştırmakta ve hem kırsal hem de kentsel alanlarda suya erişimi giderek güçleştirmektedir” dedi.

 

“Su kaynakları adil bir şekilde yönetilmeli”

Postacı, “Bilindiği üzere, 45 yıl önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile İzmir Belediyesi arasında imzalanan bir protokol bulunmaktadır. Bu protokol çerçevesinde, Manisa sınırları içindeki Göksu ve Sarıkız kaynaklarından yıllık toplam 108 milyon metreküp su, İzmir’e tahsis edilmiştir. O dönemin koşullarında hazırlanan bu protokolün, günümüzün değişen ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı görülmektedir. İzmir, bizim kıymetli bir komşumuz ve kardeş şehrimizdir. Aynı coğrafyanın ve ortak iklimin insanları olarak iş birliğine büyük önem veriyoruz. Ancak, sürdürülebilir bir gelecek için su kaynaklarının adil bir şekilde yönetilmesi gerektiğine de inanıyoruz. Çünkü bugünün Manisa’sı, 45 yıl öncesine kıyasla nüfusu artan, sanayisi gelişen, altyapısı büyüyen ve yüzde 98 oranında içme suyunu yeraltı kaynaklarından sağlayan bir kenttir. Bu nedenle mevcut tahsis planlarının aynı şekilde sürdürülmesi, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik kalkınma açısından ciddi zorluklar doğurmaktadır. Bölgemizde içme ve kullanma suyu amacıyla geçmiş yıllarda açılmış birçok kuyunun kuraklık nedeniyle verimsiz hale geldiği ve yeni sondaj çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu açıkça ortadadır. Bölgedeki tarımsal sulama yapan çiftçilerimiz ve kurumlarımız bu durumdan doğrudan etkilenmekte, ciddi mağduriyetler yaşamaktadır” diye konuştu.

 

“İki şehrimizin menfaati için su tahsisi yeniden değerlendirilmeli”

Talat Postacı, “Bugüne kadar farklı tarihlerde kurum ve kuruluşlar arasında çeşitli toplantılar yapılmış olsa da bu sorunun yerel yaklaşımlarla değil, yeraltı su kaynaklarının yönetiminden sorumlu olan Devlet Su İşleri tarafından ele alınması gerektiği açıktır. Manisa’nın tüm su ihtiyaçları dikkate alındığında, 1980 tarihli protokolün günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi artık zaruridir. Bugün Manisa olarak, artan su ihtiyacımız nedeniyle kendi kaynaklarımızın uzun vadeli kullanımı konusunda bazı zorluklarla karşı karşıyayız. Mevcut su tahsisinin günümüz koşullarına göre yeniden değerlendirilmesinin, her iki şehrimizin de menfaatine olacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda, Manisa’nın içme ve kullanma suyu ihtiyacı ile tarımsal sulama hakkını gözeten, bilimsel temellere dayanan adil ve hakkaniyetli yeni bir Devlet Su İşleri protokol çalışmasının başlatılmasını talep ediyoruz. Tahsis edilen debi miktarlarının gözden geçirilerek Manisa’ya da pay ayrılması, hem adil hem de yaşamsal bir ihtiyaçtır” dedi.

 

Çözüm Odaklı Bir İş Birliği Vurgusu

Bu konuyu bir eleştiri veya ayrışma amacı gütmeden, tamamen çözüm odaklı bir iş birliği çağrısı olarak ilettiklerini vurgulayan Postacı “Manisa’nın tüm paydaşları; halkı, sanayicisi, çiftçisi ve dinamikleriyle birlikte, bu tahsis planlarının adil ve güncel bir yapıya kavuşturulmasını beklemektedir. Unutulmamaktadır ki tarımsal üretimin kalbi olan bu topraklarda su, sadece bir kaynak değil, yaşamın temelidir” şeklinde konuştu.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

ebebek’in 2025 ilk çeyrek FAVÖK tutarı yüzde 33 artışla 234 milyon TL oldu

ebebek’in 2025 ilk çeyrek FAVÖK tutarı yüzde 33 artışla 234 milyon TL oldu
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ebebek, güçlü finansal yapısıyla 2025 yılının ilk çeyreğinde istikrarlı büyüme performansını sürdürdü. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamaya göre, ziyaretçi sayısı, satış adedi, FAVÖK marjı ve tutarı gibi temel finansal performans göstergelerini artıran ebebek, enflasyon muhasebesi uygulamaları çerçevesinde hazırlanan konsolide finansal tablolara göre cirosunu bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 6 artışla 5,2 milyar TL‘ye çıkardı. Türkiye’deki toplam satış adedinde 2024 yılı ilk çeyreğine kıyasla yüzde 9,3 oranında bir büyüme kaydeden ebebek,  yüzde 3,6 ve 177 milyon TL olan FAVÖK marjını ve tutarını sırasıyla yüzde 4,5 ve 234 milyon TL’ye ulaştırdı. 

 

Anne bebek sektöründeki yolculuğuna mart ayı sonu itibarıyla Türkiye’deki 273 ve Birleşik Krallık’taki 2 fiziki mağazasıyla devam eden marka, bu dönemde Türkiye’deki mağaza ziyaretçi sayısını 13,1 milyonaebebek.com internet sitesindeki ziyaretçi sayısını ise 40,4 milyon’a çıkardı. Artan ziyaretçi sayısıyla paralel olarak Türkiye’de sattığı toplam ürün adedini de yüzde 9,3 artışla 23,8 milyona yükseltti.

 

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Ebebek Mağazacılık A.Ş. Grup CEO’su Halil Erdoğmuş, ebebek olarak, 2025 yılındaki stratejik planlarımız ve operasyonel etkinliğimiz doğrultusunda ilk çeyrek finansallarımızda başarılı sonuçlar elde ettiğimize inanıyoruz. Sürdürülebilir büyüme hedefimize ulaşmak için attığımız adımlar bilgi, deneyim ve tecrübemizin temelini oluştururken bizi geleceğe daha güçlü hazırlıyor. Geçen yılın ikinci yarısından itibaren hedeflerimiz doğrultusunda başladığımız yurt dışı atılımlarımız tüm hızıyla devam ediyor. Birleşik Krallık pazarında, mağazalaşma stratejimiz dahilinde 2025 yılının ilk çeyreğinde Londra’da ikinci fiziki mağazamızı açtık. Yılın geri kalanında Birleşik Krallık’ta 1  mağaza daha açmak için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca Kuzey Irak’ta mağaza açmak için fizibilite çalışmalarımız devam ediyor. Bu bölgeler önceliklerimiz arasında yer alıyor. Öte yandan yurt içinde de mağazalaşma sürecimiz hızla devam ediyor. 2025’in ilk çeyreği sonu itibarıyla Türkiye’deki mağaza sayımızı 273’e çıkarırken, bu dönemde mağazalarımızda 13,1 milyon ve ebebek.com internet sitemizde 40,4 milyon misafirimizi ağırladık. Ayrıca yılın ilk üç ayında ülkemizde satılan ürün adedi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,3 artış göstererek 23,8 milyona ulaştı.”

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Türkiye’nin demir çelik ve demirdışı ihracatında zirve İtalya’nın

Türkiye’nin demir çelik ve demirdışı ihracatında zirve İtalya’nın
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 28-29 Nisan 2025 tarihleri arasında İtalya’yı resmi ziyareti vesilesi ile DEİK organizasyonunda düzenlenen Özel Sektör Heyetine Ege Demir ve Demirdışı Metalle İhracatçıları Birliği adına Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan katılım sağladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile temaslarda bulunduğu program kapsamında 29 Nisan tarihinde İtalyan firmalar ile özel sektör heyetinde yer alan firmalarımız arasında ikili iş görüşmeleri gerçekleştirildi. 

Demir çelik ve demirdışı metaller ihracatında Türkiye’nin önde gelen ticaret partnerlerinden olan İtalya’ya yaptığı ziyareti değerlendiren Ertan “2025 yılının ilk çeyreği itibariyle Türkiye Geneli demir çelik ve demirdışı metaller ihracatımızda İtalya en çok ihracat yaptığımız ülke konumunda bulunuyor. Uzun bir dönemin ardından en fazla ihracat yapılan pazarımız Almanya’nın yerini İtalya’nın aldığını görüyoruz. Tüm sektörler açısından bakıldığında da ülkemizin İtalya’ya gerçekleştirdiği ihracatta ilk üç sırada Çelik, Çimento ve Demir ve Demirdışı Metaller sektörleri bulunuyor. Ege Bölgesi’nden ihracatta İtalya, Fas ve Almanya’nın ardından üçüncü en büyük pazarımız konumunda yer alırken en fazla ihraç edilen ürünler arasında profil, inşaat aksamı, filmaşin ilk sıralarda yer alıyor. Buradan da anlaşılacağı üzere, demir çelik sektörü ülkemizin İtalya ile ticaretinde çok önemli bir yere sahip. Bu nedenle, iki ülke olarak karşılıklı ticaretimizin güçlenmesi için Avrupa Birliği’nin demir çelik ürünlerimize uyguladığı kotaların kaldırılması, ayrıca ihracat için olmazsa olmaz olan vize konusunda esneklik sağlanması talebimizi yineliyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Başbakan Meloni ile yeni ticaret hacmi hedefinin 40 milyar dolar olarak belirlendiğini belirten Ertan, “Sayın Cumhurbaşkanımızın İş Forumunda dile getirdiği konuları ihracatçı firmalar olarak çok önemsiyor ve kendilerine taleplerimizi ilgili makamlara aktardıkları için teşekkürlerimizi sunuyorum. Örneğin gümrük tarifeleri üzerinden yaşanan ticaret savaşlarını takip ediyor ve hem ihracat hem de ülkemiz ekonomisi açısından fırsata çevirmeye çalışıyoruz. Bu dönemde İtalya bizler için önemli bir AB pazarı konumundayken, İtalya’nın da ülkemizi Asya’ya ve Doğu Bölgelere erişim için bir yatırım merkezi olarak benimsemeleri önem arz ediyor. Diğer yandan güvenlik, savunma, yeşil enerji, dijital teknolojiler, akıllı şehirler ve uzay teknolojileri alanlarında da kurulabilecek ortaklıklar her iki ülke ticareti açısından fayda sağlayacaktır. Yakın zamanda Finlandiya İş Forumu’nda ve AB ülkelerine gerçekleşen tüm ziyaretlerde dile getirdiğimiz üzere ticari ve ekonomik ilişkilerimizin potansiyeline ulaşmasında gümrük birliğinin değişen küresel ekonomik koşullara uygun şekilde güncellenmesine ihtiyaç duyulduğu tekrar ifade edildi, konunun en kısa zamanda çözüme ulaştırılmasını arzu ediyoruz. ” dedi. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Çinli üreticiler ile Türk iş insanları İstanbul’da bir araya geldi

Çinli üreticiler ile Türk iş insanları İstanbul’da bir araya geldi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Çin’in küresel ticaretteki rolünü ve iş birliği fırsatlarını vurgulama amacıyla düzenlenen “Made-in-China.com” toplantısı, Çinli üreticiler ile Türk iş insanlarını birleştiren önemli bir etkinlik olarak İstanbul Marriott Otel’de gerçekleştirildi.

 

Düzenlenen toplantıya, Türk Çin Kültür Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Karslı ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Sayın Elif Pervane de katıldı.

 

Programın açılışında Sayın Karslı, Kuşak ve Yol Projesi ile Türkiye ve Çin arasındaki ticari ilişkiler hakkında bir sunum yaptı.

 

 

Karslı’nın ardından kürsüye çıkan Platformun yetkililerinden Jasmin Hanım, Made-in-China.com hakkında bilgi vererek internet sitesinin kullanımını anlattı.

 

 

İkinci oturumda düzenlenen panelde, teknoloji şirketleri ile kamu kurumları arasında yatırım danışmanlığı yapan Sayın Ussal Şahbaz, Türkiye-Çin arasındaki ihracata vurgu yaptı. 

 

Arel Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sayın Cüneyt Dirican ise son dönem dünya siyasetinin Çin üzerine kurgulandığını belirtti.

 

Programın moderatörlüğünü Dernek Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Karslı üstlendi.

 

 

Kurumsal İlişkiler Direktörü Sayın Elif Pervane, programla ilgili olarak şu ifadelerde bulundu: “Türk Çin Kültür Derneği’nin bu tür etkinliklerde aktif rol alması, iki ülke arasındaki kültürel ve ticari bağların güçlenmesine önemli katkılar sağlamaktadır.”

 

Made-in-China.com nedir?

 

Made-in-China.com, alıcıları Çinli üreticiler ve tedarikçilerle buluşturan kapsamlı bir B2B platformudur. Çeşitli endüstrilerde milyonlarca ürünle, platform işletmelere rekabetçi fiyatlarla yüksek kaliteli ürünler tedarik etme fırsatı sunuyor. 

 

Made-in-China.com tedarikçi doğrulama, şeffaflık ve doğrudan alıcı-tedarikçi iletişimine güçlü bir vurgu yapmasıyla öne çıkıyor. 

 

1998’den beri faaliyet gösteren Made-in-China.com, hem küçük işletmelerin hem de toplu tedarik arayan büyük şirketlerin tedarik ihtiyacını karşılarken, 33 milyon kayıtlı küresel alıcı ve 6 milyon Çinli tedarikçisiyle, 84 milyon ürün üzerinde 4.300 kategori barındırıyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku