DOLAR 39,0328 0.29%
EURO 44,1937 0.33%
ALTIN 4.186,301,54
BITCOIN 4274444-0.98298%
İstanbul
22°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Ceren Kaya

Ceren Kaya

23 Mayıs 2025 Cuma

‘Betûl Mardin Seminerleri’nin 16. yılında ‘Tarım İletişimi’ tartışıldı

‘Betûl Mardin Seminerleri’nin 16. yılında ‘Tarım İletişimi’ tartışıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen 16. Betûl Mardin Seminerleri, bu yıl “Tarım İletişimi: Bilgi Hasadı” temasıyla gerçekleştirildi. Seminerde iklim değişikliği, gıda güvenliği, kırsal kalkınma gibi küresel meselelerin yerel tarım politikaları üzerindeki etkileri ve bu süreçte iletişimin oynadığı rol ele alındı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Itır Erhart, iklim değişikliğiyle birlikte tarım, göç ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi alanların giderek daha fazla iç içe geçtiğini vurguladı.  Erhart, “İklim değişikliği nedeniyle bir ürün yetişmediğinde, geçimini o üründen sağlayan insanlar yoksullaşıyor. Bu durumdan en çok etkilenenler ise kadınlar. Çünkü kadınlar tarımda daha kırılgan durumda. ‘Gezegeni nasıl besleyeceğiz?’ sorusu bugün artık yalnızca tarım politikalarının değil, teknoloji, sağlık, ekonomi ve toplumsal adaletin de merkezinde yer alıyor. Bu yüzden tarımı yeniden başlatmak, kaliteli gıdaya erişimi sağlamak hayati önem taşıyor.” dedi.

Bodrum Tohum Derneği Başkanı Ercan Arıkan tohumculuk yasasının yerel tarım üzerindeki etkilerine ve doğal yöntemlerle tarım yapmanın önemine dikkat çekti. Arıkan, “2006’da yürürlüğe giren Tohumculuk Yasası ile ata tohumlarının satışı yasaklandı. 2013 yılında ata tohumlarına sahip çıkmak için Bodrum Tohum Derneği kuruldu. Köylerdeki çiftçiler ziyaret edilerek kıyıda köşede kalmış hale üretime devam ettikleri ata tohumları tespit edildi, envanterleri çıkarıldı ve çiftçiler üretim yapmaları konusunda teşvik edildi. Sloganımız ata tohum, zehirsiz tarım, temiz gıda. Tarım ilacı denilen şeylerin adı bile yanlış. Bunlar aslında zehir. Doğada zararlılarla doğal yollarla mücadele etmek mümkün. Toprağın altındaki mikroorganizmalar ekosistemi dengeler. Bu yüzden artık tarım alanlarının sürülmemesi gerektiğini savunuyoruz.” dedi.

Gıda güvenliğinin teknik değil, politik bir mesele olduğuna dikkat çeken Çiftçi-Sen Sendikası Başkanı Ali Bülent Erdem ise sağlıklı gıdaya erişimin temel bir hak olduğunu vurguladı: “Tarladan sofraya sağlıklı gıdanın ulaşması gerekir. Ancak bugün ‘tolere edilebilir zehir düzeyi’ gibi kavramlarla sağlıksız sistem meşrulaştırılıyor. Oysa gıda egemenliği mücadelesi sadece çiftçilerin değil, tüm insanlığın ortak mücadelesidir. Bu mücadele yerelden yükselerek başarıya ulaşabilir.”

İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Levent, tarımsal fiyatların oluşumuna dair değerlendirmesinde önemli tespitlerde bulundu. Levent,
 “Gıda krizi riski giderek artıyor, bunu ithalat oranlarındaki yükselişten net biçimde görebiliyoruz. 2005’ten bu yana Türkiye’de tarım ürünleri fiyatları dünya ortalamasından ayrışıyor. Bu da çiftçinin radikal bir biçimde yoksullaştığını gösteriyor. Gençler çiftçiliği tercih etmiyor çünkü hayatta kalmak istiyorlar.” dedi.

Tarımın toplumsal gündemdeki yerinin artışına dikkat çeken Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat, “Eskiden sokak röportajlarında sadece futbol ve siyaset konuşulurken bugün tarım herkesin cebine ve bütçesine dokunduğu için gündemin merkezinde. Tarım, yalnızca kırsalda yaşayanların değil, hepimizin meselesi. Bugün gıda enflasyonu hepimizin gündeminde. Üretici, kuru soğanı 12 liraya mal ediyorsa ve biz de 12 liraya alıyorsak, o üretici bir sonraki sezon üretim yapmayabilir. Bu basit bir ekonomik gösterge değil, potansiyel bir gıda krizi sinyalidir. Tarım masa başında değil, sahada anlaşılır. Bu nedenle tarım haberciliği hem çiftçinin sesi hem de tüketicinin farkındalığı için kritik öneme sahip.” dedi.

Gazeteci-Yazar Cem Seymen ise Türkiye’deki tarım politikalarının tarihsel seyrine dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye, bir zamanlar dünyanın en güçlü tarım ülkelerinden biriyken, bugün kendi topraklarında kendi tohumunu ekemez hale geldi. Yerli tohum yasaklandı, çiftçi kredi bulamaz oldu, topraklar ölü hale geldi. Enflasyonun gerçek sebebi tarımdaki çöküştür. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın ardında ithal tohum, ithal enerji ve yanlış teşvik politikaları yatıyor. Tarım bizim en büyük sermayemiz, ama bunun farkında değiliz.”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Öğretim Üyesi Dr. Fikret Soner ise tarım ve gastronomi arasındaki güçlü bağa dikkat çekerek şunları ifade etti:
 “Tabaktaki hikâye, toprağa düşen tohumla başlar. Gastronomi yalnızca yemek pişirmek değil; üretim, etik ve kültürle doğrudan ilişkili bir alan. Öğrencilerimize bu bilinçle yaklaşarak, etik kaygıları önceleyen bir farkındalık kazandırmaya çalışıyoruz. Çünkü mutfakta alınan kararlar, tarladaki dengeyi doğrudan etkiliyor.”

Seminerde, Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Aslan, Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Mine Ataman, Eli Belinde Tarım Kurucusu Aslı Aksoy, Farmico Tarım Kurucusu Umut Ayberk Akbay ve Smart Village Kurucusu Tülin Akın da konuşmacı olarak yer aldı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Birleşmiş Milletler INCB Başkanlığına yeniden seçildi!

Birleşmiş Milletler INCB Başkanlığına yeniden seçildi!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Adli Bilimler Bölüm Başkanı ve Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, 22 Mayıs 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) başkanlığına yeniden seçildi. 2009 yılında da Kurulun başkanlığını üstlenmiş olan Prof. Dr. Sevil Atasoy’un bu dönem Başkanlığı Mayıs 2027’ye kadar sürecek.

Türkiye’den ilk ve tek

Prof. Dr. Sevil Atasoy, uluslararası uyuşturucu politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynayan INCB’de, 2005-2010 ve 2017-2022 dönemlerinde de üye olarak görev yaptı. Halen görev yaptığı 2022-2027 dönemiyle birlikte, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (EKOSOK) tarafından üç kez seçilen ve iki kez başkanlık görevine getirilen ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

Uyuşturucu ile mücadelede küresel rol

Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB), 1961 tarihli Tek Sözleşmesi ile kurulan, bağımsız ve yarı-yargısal bir uzman kurulu olarak faaliyet gösteriyor. Kurul; ülkelerin 1961, 1971 ve 1988 tarihli uluslararası uyuşturucu kontrol sözleşmelerine uyumunu izlemekle yükümlü. Kurul, 1925 tarihli Uluslararası Afyon Sözleşmesi ile kurulan Daimi Merkezi Uyuşturucu Kurulunun da devamı.

INCB; her biri Ekonomik ve Sosyal Konsey tarafından beş yıllık bir dönem için seçilen 13 üyeden oluşuyor. Bunların 10 üyesi hükümetlerce aday gösterilen kişiler arasından, kalan 3 üye ise tıbbi, farmakolojik veya farmasötik alanlardaki uzmanlıkları nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından aday gösterilen isimler arasından seçiliyor.

Uzmanlıkları, yetkinlikleri, tarafsızlıkları ve kişisel çıkarlardan uzak durmaları sayesinde genel bir güven sağlayabilecek kişiler olan kurul üyeleri seçildikten sonra hükümetlerden bağımsız olarak, kişisel kapasiteleriyle ve tarafsız şekilde görev yapıyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Efes Tarlası Yaşam Köyü, TUI Musement İş Birliği ile Dünyaya Açılıyor

Efes Tarlası Yaşam Köyü, TUI Musement İş Birliği ile Dünyaya Açılıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Efes Selçuk’un agro turizmin merkezi olması açısından TUI Musement ile Efes Selçuk Belediyesi arasında başlayan iş birliği ile Efes Tarlası Yaşam Köyü’ne yönelik turlar yakında başlıyor.

Geçtiğimiz yaz TUI Musement ve National Geographic “Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Etkili Kadınları” turu kapsamında beğeni toplayan Efes Tarlası Yaşam Köyü 2025 yılının yaz aylarında dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçileri ağırlamaya hazırlanıyor.

Uluslararası bir turizm şirketi olan TUI Musement ile Efes Selçuk Belediyesi arasında kurulan iş birliği sonucunda Efes Tarlası Yaşam Köyü odağında Efes Selçuk daha fazla ziyaretçinin de uğrak noktası olacak. Böylece düzenlenecek olan deneyim turları içerisinde Efes Tarlası Yaşam Köyü önemli bir durak olacak.

Doğa ve mirasın korunması, atık yönetimi, enerji ve iklim gibi tüm sürdürülebilir destinasyonun özellikleri ile ITB Berlin Turizm Fuarı’nda Green Destination Sürdürülebilir Ödülü ile rekabet gücünü artıran Efes Selçuk, agroturizmde sahip olduğu değeri oluşturan unsurlardan biri olan Efes Tarlası Yaşam Köyü’nü dünyaya tanıtacak.

Tur kapsamında Efes Selçuk’un tarihi destinasyonlarını gezecek olan ziyaretçiler Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde sürdürülebilir tarım uygulamaları, yerli tohumun önemi ve aile tarımı hakkında bilgi alacak. Turların ilerleyen zamanlarında katılımcılar için bitkisel yağlardan parfüm, krem yapımı, zeytinyağı tadım atölyeleri gibi atölyeler düzenlenecek.

BAŞKAN SENGEL: FARKLI BİR TURİZM DENEYİMİ SUNACAĞIZ

TUI Musement ve Efes Selçuk Belediyesi iş birliği ile İlham Veren Kent Efes Selçuk için yeni bir sayfa açılacağını belirten Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Geçtiğimiz yıl TUI Musement ve National Geographic” iş birliğiyle Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde düzenlenen tur ile agro turizm yolunda önemli bir adım atmıştık. Bu adımı Green Destination sertifikası ile aslında tüm dünyaya kanıtladık.  TUI Musement rehberleri ile yaptığımız görüşmeler sonucu Efes Tarlası Yaşam Köyü’nü de içine alan turlar ile ziyaretçilere yepyeni bir turizm deneyimi sunacağız. Pandemiden bu yana değişen turizm anlayışı ile Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde yazdığımız toprak hikayesini artık tüm dünyaya anlatacağız” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

SALT Galata’da Kamu Programı: Panel ve Söyleşi Kaydetmenin Nasılı: Mimarlık Arşivlerine Metodolojik Yaklaşımlar

SALT Galata’da Kamu Programı: Panel ve Söyleşi Kaydetmenin Nasılı: Mimarlık Arşivlerine Metodolojik Yaklaşımlar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Garanti BBVA tarafından kurulan Salt, mimarlık arşivleri üzerine çalışan araştırmacı ve uzmanları bir araya getiren “Kaydetmenin Nasılı: Mimarlık Arşivlerine Metodolojik Yaklaşımlar” başlıklı bir panel düzenliyor. 31 Mayıs Cumartesi saat 14.00’te Salt Galata’daki Oditoryum’da gerçekleştirilecek program, mimarlık alanında arşiv, hafıza, unutma kavramları ile kayıt altına alma pratikleri ve metodolojilerini odağına alıyor.

Akademisyen ve yazar Alev Erkmen, “Arşiv ve Mekânları” başlıklı sunumunda bir mimarlık tarihçisi olarak yürüttüğü araştırmalar üzerinden arşivlerin oluşum süreçlerine ilişkin notlarını aktaracak. Özge Kurban, “Kayıt ve Unutma: Arşivler Neyi Dışarıda Bırakır?” başlıklı sunumunda kayıt altına alınmayanları ve hafızadaki boşlukları araştırmacı perspektifinden ele alacak. Salt Araştırma ve Programlar ekibinden Orkun Dayıoğlu, “Arşivcinin Gözlemi: Mimarın Arşivi ve Mimari Gözlemcilik” başlıklı sunumunda mimarlık arşivlerine dair değerlendirmelerini paylaşacak. Panelin moderatörlüğünü üstlenen mimar-araştırmacı Melis Cankara ise “Hafızayı Güncellemek: Mimari Temsildeki Değişimin Arşivdeki İzleri” başlıklı sunumunda 1980’lerden bugüne dijital araçlarla üretilmiş mimari belgelerin korunmasına ilişkin sorunlar ve bu konudaki güncel tartışmalar üzerinde duracak.

Panelin ardından saat 16.30’da akademisyen Murat Cankara, Lewis Hyde’ın Unutmanın Elkitabı adlı yayınının Türkçe çevirisini üstlenen Emine Ayhan ile bir söyleşi gerçekleştirecek. Söyleşide Hyde’ın, “geçmişi unut, anı yaşa” ve “asla unutma” söylemleri arasında sıkışmış görünen baskın hafıza rejimine yaptığı incelikli müdahaleler ele alınacak. Herkesin katılımına açık ve ücretsiz program hakkında ayrıntılı bilgi için: saltonline.org.

 

Salt Araştırma Mimarlık Arşivi, Kalebodur tarafından desteklenmektedir.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

ASAT’ın yatırımlarıyla Antalya’nın geleceği daha temiz ve sağlıklı

ASAT’ın yatırımlarıyla Antalya’nın geleceği daha temiz ve sağlıklı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü, son yıllarda gerçekleştirdiği büyük ölçekli yatırımlarla şehri daha temiz, daha sağlıklı ve daha çevre dostu bir hale getirmeyi hedefliyor. ASAT, 2019-2025 yılları arasında atıksu arıtma altyapısını güçlendirmek için büyük ölçekli yatırımlara imza attı. Son 6 yılda gerçekleştirilen yatırımların toplam maliyeti 5,96 milyar TL’yi aşarken, bu süreçte 5 yeni atıksu arıtma tesisi inşa edildi, 3 tesisin kapasitesi artırıldı ve 1 deniz deşarj hattı tamamlandı.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ASAT Genel Müdürlüğü’nün kent genelinde bulunan 36 adet atıksu arıtma tesisi ile günlük ortalama 770.000 metreküp atıksu biyolojik olarak arıtılırken, 2024 yılında sadece işletme için harcanan toplam miktar 1,5 milyar TL’yi buldu. ASAT bu yatırımlar ile sadece Antalya’nın altyapısını güçlendirmekle kalmıyor; aynı zamanda vatandaşların yaşam kalitesini de doğrudan etkiliyor. Yapılan yatırımlarla, Antalya’nın kıyı bandındaki mavi bayraklı plajlarının korunması sağlanırken, bölgedeki arıtma altyapısı uzun yıllar boyunca hizmet verecek şekilde modernize ediliyor.
TEMİZ ÇEVRE VE MAVİ BAYRAKLAR
ASAT’ın arıtma yatırımları sayesinde, Antalya sahillerindeki 233 mavi bayrağın korunması sağlanıyor. Bu da sadece turistlerin değil, tüm halkın daha temiz denizlerde yüzebilmesi anlamına geliyor. Ayrıca mavi bayraklı plajlar, çevre dostu Antalya’nın simgesi olurken yerli ve yabancı turistlerin de Antalya’yı tercih etme nedenleri arasında başı çekiyor.
ÇEVRE DOSTU YATIRIMLAR VE SIFIR ATIK

ASAT’ın 2019 yılından bu yana yapımına başlayıp tamamladığı tesisler arasında Serik Atıksu Arıtma Tesisi, Kemer-Çamyuva Atıksu Arıtma Tesisi, Gazipaşa Deniz Deşarj Hattı, Akseki-Murtiçi ve Akseki-Güçlüköy’de yapılan atıksu arıtma tesisleri bulunuyor. Yapılan projelerle, atıksu arıtma süreçlerinden çıkan atıklar sadece çevreye zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda enerji geri kazanımı sağlanarak sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunuluyor. Serik, Kemer, Gazipaşa gibi ilçelerde yapılan yeni atıksu arıtma tesisleri, 2040 yılına kadar bölgedeki tüm su temizlik ihtiyaçlarını karşılayacak kapasiteye sahip olarak hayata geçirildi. Bu sayede, bölge halkı ve çevresel koşullar uzun yıllar boyunca temiz ve sağlıklı suya erişim imkanı bulacak.

ALT YAPI PROJELERİ SÜRÜYOR

ASAT Genel Müdürlüğü, atıksu yönetimi alanındaki yatırımlarını sürdürerek, Antalya’nın temiz çevre ve sürdürülebilir altyapı hedeflerine ulaşmasını amaçlıyor. Planlanan projeler tamamlandığında, Antalya’nın atıksu arıtma kapasitesi ve çevresel koruma çalışmaları daha da ileriye taşınacak. Devam eden projeler arasından yer alan Lara Atıksu Arıtma Tesisi kapasite artışı kapsamında 1,5 milyar TL yatırım ile tesis kapasitesi yüzde 100 artırılarak 1 milyon kişiye hizmet verecek seviyeye çıkarılacak. Adrasan Atıksu Arıtma Tesisi ve Deniz Deşarj Sistemi, 100 milyon TL yatırım ile Adrasan koyunun temizliğini güvence altına alacak. Manavgat, Finike, Demre ve Çolaklı’da 2025-2026 yılları arasından tamamlanması hedeflenen yeni deniz deşarj hatları ile atıksu arıtma süreçleri daha verimli hale getirilecek. Çamur Yakma ve Enerji Geri Kazanım Tesisi,  2 milyar TL’lik yatırımla atıksu arıtma tesislerinden çıkan çamurdan enerji üretecek.

 

   

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku