21 Mayıs 2025 Çarşamba
İstanbul 1 Mayıs Ablukası: Yollar ve Ulaşım Kapatıldı
İlk Açık Eşcinsel İmam Suikast Kurbanı
Rasim Ozan Kütahyalı hakkında gözaltı kararı verildi.
Bahçeşehir’de Estetikte Yeni Merkez: Dr. Mehmet Çelikel ve Deren Yaşar’dan Sağlık Bakanlığı Onaylı Klinik
İhtiyaç Kredisi Kullanacaklara Müjde! Limitler Arttı, Vadeler Uzadı! İşte Yeni Kredi Rakamları
Aile Bakanlığı'nın Sevgililer Günü Paylaşımına Siyasi Cepheden Sert Tepki
Bahçeşehir, estetik ve sağlık sektöründe yepyeni bir merkezle buluştu. 25 yıllık tecrübesiyle tıp dünyasında saygın bir yer edinmiş olan Dr. Mehmet Çelikel ile güzellik ve estetik alanında uzmanlığıyla tanınan Deren Yaşar, Sağlık Bakanlığı onaylı modern bir klinikle hizmet vermeye başladı.
Güzellik, Sağlıkla Buluştu
Güzellik uygulamalarının giderek daha fazla tercih edildiği günümüzde, güvenli ve uzman ellere duyulan ihtiyaç da aynı ölçüde artıyor. Bu yeni klinik, yalnızca güzelleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda tıbbi etik, hijyen ve hasta güvenliği konusunda da üst düzey standartlar sunuyor. Klinik bünyesinde botoks, dolgu, ip askı, mezoterapi, PRP ve kök hücre gibi medikal estetik uygulamaları son teknoloji cihazlarla ve deneyimli kadro eşliğinde gerçekleştiriliyor.
Sosyete, Sanat ve İş Dünyasının Yeni Adresi
Klinik, kısa sürede sadece Bahçeşehir ve çevresinin değil, İstanbul’un seçkin çevrelerinin de dikkatini çekmeyi başardı. Mehmet Ali Erbil, Nilay Dorsa, Yeliz Yeşilmen, Murat Övüç, Lara ve Yavuz Seçkin gibi sanat camiasının tanınmış simaları kliniğin müdavimleri arasında yer alıyor. Öte yandan, İstanbul iş dünyasının önde gelen isimleri, özellikle CEO’lar, yönetim kurulu üyeleri ve girişimciler de görünümüne önem veren bir neslin temsilcileri olarak bu prestijli merkeze yoğun ilgi gösteriyor.
“Estetik Bir Lüks Değil, Doğru Ellerde Bir Yatırımdır”
Dr. Mehmet Çelikel, yaptığı açıklamada, estetik müdahalelerin mutlaka tıp etiğine uygun ve yetkin kişilerce yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Bu alanda merdiven altı uygulamalar ne yazık ki büyük riskler barındırıyor. Biz burada güzelliği sağlıkla buluşturuyoruz. Güzellikte güven şart” dedi.
Estetik danışmanı Deren Yaşar ise, kişiye özel çözümler sunduklarını belirterek, “Amacımız insanlara kendilerini daha iyi hissettirmek. Klinik ortamında tamamen kişisel ihtiyaçlara göre planlanmış, doğal ve kalıcı çözümler sunuyoruz. Herkesin hikayesi, ihtiyaçları ve estetik algısı farklı. Biz de bunu önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
Bahçeşehir’in Yeni Gözdesi
Sunduğu üst düzey hizmet anlayışı, modern donanımı ve deneyimli kadrosuyla bu yeni klinik; sanat, iş ve cemiyet dünyasının buluşma noktası olma yolunda hızla ilerliyor. Bahçeşehir’in estetik haritasında önemli bir yer edinen merkez, güzellik ve sağlığı profesyonel çerçevede birleştiren yaklaşımıyla bölgeye büyük bir değer katıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Alman asıllı oyuncu Wilma Elles’in de destek verdiği JobPonte projesi Almanya’da yeni bir kariyer başlangıcı yapmak isteyen nitelikli bireyler için güvenilir, profesyonel ve tamamen ücretsiz bir çözüm sunuyor.
Platform, Türkiye’den başvuran adayları DHL, Siemens, Amazon, Mercedes-Benz ve Caritas gibi Almanya’nın önde gelen firmalarıyla buluşturuyor. Amaç sadece iş bulmak değil; aynı zamanda sürecin tüm hukuki ve idari aşamalarında adaya profesyonel destek sağlamak.
Tamamen ücretsiz bir üyelik fırsatı sunan JobPonte projesi, bununla birlikte vize, oturum izni ve yerleşim gibi tüm yasal süreçleri de uzman bir ekiple birlikte yürütüyor. Platformun başında, Almanya’da görev yapan ilk Türk avukatlardan biri olan ve 25 yılı aşkın süredir mesleğini sürdüren Av. Abdullah Emili ile, Almanya’daki büyük firmalarda insan kaynakları alanında üst düzey görevler yapmış olan Devrim Özdenoğlu yer alıyor.
Projeye birçok tanınmış isim de destek veriyor. Ünlü oyuncu Wilma Elles, JobPonte hakkında şunları söylüyor: “Türkiye ile Almanya arasında bir kariyer köprüsü kurmak benim için büyük bir mutluluk.” Almanya’da yaşayan gazeteci Oktan Erdikmen, yurt dışına gitmek isteyen kişilerin sadece kurumsal ve güvenilir yapılarla çalışması gerektiğini belirtiyor. “İnsanlar sürecin ciddiyetini fark etmeli ve dikkatli adımlar atmalı” diyen Erdikmen, JobPonte’nin bu ihtiyaca güçlü bir yanıt sunduğunu ifade ediyor. Sosyal medya üzerinden “Tülay Anlatıyor” ismiyle tanınan gazeteci Tülay İri ise Almanya’nın bir hukuk devleti olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Bu tür göç süreçlerinde, hukuki süreci bilen ve güven veren yapılara ihtiyaç vardır. JobPonte bu konuda örnek bir platform.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Carter’s Osh-kosh, Boboli, Skip-hop, Stephen Joseph, Konfidence ve Cloud-B markalarının ülkemizdeki tek yetkili distribütörü olan, anne, bebek ve çocuk kategorisinde Türkiye’nin önde gelen markası Minycenter, artık Money ProFlex alışveriş ağında!
Migros iştiraki MoneyPay tarafından geliştirilen Money ProFlex, kurumlara esnek yan haklar sunarak çalışan memnuniyetini artıran yenilikçi bir yöntem olarak öne çıkıyor. Fiziksel kart veya dijital cüzdan aracılığıyla kullanılan sistem, Türkiye genelinde seçkin markalarda aktif kullanılıyor. Minycenter, bu markalar arasında yerini alarak Money ProFlex kullanıcılarına anne, bebek ve çocuk ürünlerinde ayrıcalıklı bir alışveriş deneyimi sunuyor.
Money ProFlex kullanıcıları Minycenter fiziksel mağazalarından ve minycenter.com.tr’den alışveriş yapabilecekler. Böylece kullanıcılar, Minycenter’ın anne ve çocuk sağlığına önem veren yüzlerce marka ve binlerce ürünüyle buluşurken, yan haklarını diledikleri gibi kullanmanın rahatlığını yaşayabilecekler.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
TEMA Vakfı, Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde herkesi biyolojik çeşitliliği koruyarak doğayla uyum içinde yaşamaya ve bu yönde harekete geçmeye çağırdı. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Aldığımız her nefeste, yediğimiz her lokmada doğanın izleri var. Ancak ormanlarımız, sulak alanlarımız hızla yok oluyor, denizlerimizde yaşam azalıyor. Doğal alanlarımızı korumak; yaşamak için yaşatmak zorundayız.” sözleriyle biyolojik çeşitliliğin insan yaşamı için taşıdığı öneme dikkat çekti.
Biyolojik çeşitliliğin hızla azaldığı günümüzde, tüm teknolojik ilerlemelere rağmen su, gıda, ilaç, enerji ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarımız için hâlâ doğaya muhtacız. Bu nedenle doğal varlıklarımızı korumak ve doğayla uyum içinde yaşamak yalnızca bir sorumluluk değil, aynı zamanda yaşamın sürdürülebilirliği için bir zorunluluk.
İşte bu yüzden, Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 22 Mayıs’ta kutlanan Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü, biyolojik çeşitliliğin gezegenimiz ve insanlık için taşıdığı yaşamsal öneme dikkat çekmeyi amaçlıyor. Bu yılın teması olan “Doğa ile Uyum ve Sürdürülebilir Kalkınma” doğrultusunda TEMA Vakfı, insanlığın doğayla olan ilişkisini yeniden değerlendirmesi ve doğanın hızla kaybedilen zenginliğine karşı acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor.
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin yalnızca %17’si tamamlandı
Biyolojik çeşitlilik kaybının gezegenin güvenli sınırlarını aştığını hatırlatan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde ciddi bir hayal kırıklığı yaşandığını ve bugüne kadar yalnızca %17’sinin tam anlamıyla karşılanabildiğini belirterek, biyolojik çeşitliliğin korunması için “Sorumlu Üretim ve Tüketim, İklim Eylemi, Sudaki Yaşam ve Karasal Yaşam başlıkları altındaki 41 hedef için artık oyalanma değil, hiç gecikmeden somut adımlar atma zamanı.” dedi.
Biyolojik çeşitliliğin yaşamın temeli olduğunun altını çizen Ataç, “Gıdamızın %80’ini bitkilerden sağlıyoruz. Hâlâ tıbbi ilaçların büyük bölümü için doğadaki bitkilere ihtiyacımız var. Ancak bize yaşam veren, bizi yaşatan canlıların yaşam alanları hızla yok oluyor; habitatlar parçalanıyor, türler yok oluyor. İnsanlığın gezegende baskın tür haline gelmesiyle birlikte memelilerin %85’inin yok oldu. Son 50 yılda biyolojik çeşitlilik kaybının ise %73’e ulaştığı bildiriliyor. Bu kayıplar sadece ekolojik açıdan değil, aynı zamanda insan sağlığı ve gıda güvenliği açısından da ciddi riskler yaratıyor.” ifadelerinde bulundu.
Dünya’da son 30 yılda Türkiye’nin yaklaşık 5,5 katı kadar orman alanı yok edildi
Habitat kaybının, biyolojik çeşitlilik kaybının en önemli nedeni olduğunu vurgulayan Ataç, karasal biyolojik çeşitliliğin %80’ini barındıran ormanların hızla azaldığına işaret ederek şunları söyledi; “Son 30 yılda dünyada, Türkiye’nin yaklaşık 5,5 katı kadar orman alanı tahrip edildi. Dünya üzerindeki memeli biyokütlesinin sadece %4’ünün yabanıl türlerden oluşması, yapılan tahribatının boyutunu açıkça ortaya koyuyor. Günümüzde her 3 saniyede, bir futbol sahası büyüklüğünde orman yok oluyor ve bu tahribatın %90’ı yeni tarım alanı açmak için gerçekleşiyor.” Türkiye, orman varlığını artıran ender ülkeler arasında yer alsa da ormanların farklı amaçlarla kullanımına izin veren yasal düzenlemeler, orman habitatlarını parçalıyor. Bu duruma da dikkat çeken Ataç, “2012–2023 yılları arasında yaklaşık 577 bin hektar orman, başta madencilik, enerji ve ulaşım olmak üzere define aramak dâhil otuzdan fazla kullanım amacıyla tahsis edildi.” ifadelerini kullandı.
Ülkemizin üç biyocoğrafik bölgenin kesişim noktasında yer aldığını ve yalnızca Türkiye’ye özgü binlerce türe ev sahipliği yaptığını vurgulayan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Türkiye, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ender ülkelerden biri olmasına rağmen, bu zenginliği korumaya yönelik mevcut korunan alanlar açısından ne yazık ki yetersiz durumda. Dünya genelinde 2030 yılına kadar karasal ve denizel alanların en az %30’unun koruma altına alınması hedeflenirken; Türkiye’de bu oran karasal alanlarda yalnızca %8, denizel alanlarda ise %6 seviyesinde kalıyor. Bu oranlar, dünya ortalamasının yarısından az.” ifadeleriyle koruma çabalarının mevcut biyolojik çeşitliliği güvence altına almaktan uzak olduğunu dile getirdi.
Sulak alan türleri %60 oranında azaldı
Diğer yandan, bitki ve hayvan türlerinin %40’ına, balık türlerinin ise %30’una ev sahipliği yapan sulak alanlar da hızla yok ediliyor. 1700 yılından bu yana Türkiye’nin dört katı kadar, yaklaşık 3,4 milyon km² sulak alan kaybedildiğini kaydeden Ataç, “Bu nedenle sulak alanlara bağlı türlerin %25’inin nesli tehlike altında. 1970’ten bu yana sulak alan türlerinin popülasyonu %60 oranında azaldı. Bu yok oluşun başlıca nedenleri yeni tarım alanları açma çabaları ve aşırı sulamadır.” şeklinde konuştu. Ataç, iklim değişikliğinin biyolojik çeşitlilik kaybını derinleştiren bir diğer önemli etken olduğunu söyleyerek, “1,5 °C’lik küresel ısınma durumunda mercan resiflerinin %90’ı, 2 °C’de ise %99’u yok olabilir. Bu yalnızca deniz yaşamı değil, tüm ekosistem dengesi ve insanlık için geri dönülemez sonuçlar doğurur.” uyarısında bulundu.
Her yıl 20 milyon hektar tarım arazisi bozuluma uğruyor
Yalnızca yeni açılan tarım alanlarının değil, mevcut tarım arazilerinin de bozulduğunu söyleyen Ataç, “Günümüzde ormanlar ve sulak alanlar, tarım alanı açmak amacıyla büyük ölçüde yok edilirken; mevcut tarım arazileri de sürdürülebilir olmayan uygulamalar nedeniyle hızla verimliliğini kaybediyor. Her yıl yaklaşık 20 milyon hektar tarım arazisi; erozyon, yanlış arazi kullanımı, aşırı sulama ve kimyasal girdiler nedeniyle bozuluma uğruyor. Bu durum yalnızca toprağın sağlığını değil, aynı zamanda içerisindeki biyolojik çeşitliliği de tehdit ediyor. Ayrıca, kentsel atıkların yanı sıra aşırı kimyasal gübre ve pestisit kullanımı, denizlerde yaşamın tamamen sona erdiği ‘ölü zonlar’ın oluşmasına yol açıyor. Marmara Denizi, bu sorunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak karşımızda duruyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sürdürülebilir yaşam için ortak sorumluluk almalıyız
İnsan faaliyetlerinin doğa üzerindeki tahribatını somut verilerle ortaya koyan Deniz Ataç, “Bilmeliyiz ki doğada, biz insanlar dışındaki tüm canlıların bir işlevi var ve yaşamımız onların varlığına bağlı. Bu noktada insanlar, hiç şüphesiz doğaya en büyük etkiyi yapan ve aynı zamanda akılcı kararlar alabilme kapasitesine sahip canlılar. Bu nedenle aklın yolundan ilerlemeli, kendimizi dünyanın sahibi olarak değil; tüm canlılarla paylaştığımız bir yaşam alanının parçası olarak görmeliyiz. Devletler de bu anlayışı mevzuatlarına yerleştirmeli; korunan alanları artırmalı ve ekosistemlerin işleyişine zarar veren uygulamalardan kaçınmalıdır.” dedi.
Ataç, sürdürülebilir yaşam ve biyolojik çeşitliliği korumak için “Kurucu Onursal Başkanlarımızın bu konudaki sözleri bugün de bizlere yol gösteriyor. Merhum Kurucu Onursal Başkanımız Toprak Dedemiz Hayrettin Karaca’nın dediği gibi, ‘İhtiyacımız kadar tüketelim, bize yaşam sunanları yaşatalım.’ Yine merhum Kurucu Onursal Başkanımız, Yaprak Dedemiz A. Nihat Gökyiğit’in her zaman vurguladığı gibi, ‘Evrenin o akıl almaz düzenini dengede tutan, biyolojik zenginliktir.’ TEMA Vakfı olarak A. Nihat Gökyiğit Biyolojik Çeşitlilik Projesi ile ülkemizdeki biyolojik çeşitliliğin korunmasının hayati önemini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.” sözleriyle herkesi ortak sorumluluk almaya davet etti.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Kripto para piyasası yeniden yükseliş ivmesi yakaladı. Piyasanın toplam değeri 3,5 trilyon doların üzerinde yer alırken, lider kripto para birimi Bitcoin (BTC) 108 bin dolar civarında fiyatlanmaya devam ediyor. Bybit TR’nin hazırladığı Günlük Kripto Para Haber Bülteni’nde günün öne çıkan gelişmeleri ve detayları yer alıyor.
Bybit TR Genel Müdürü Kutluhan Akçın, kripto piyasasındaki son gelişmeleri değerlendirdi
“Kripto para piyasası, ABD Senatosu’nun stablecoin düzenlemesi olan GENIUS Yasası’nı ilerletmesinin ardından yeniden pozitif görünüme geçti. Bitcoin’in yüzde 1,9’luk artışla 107 bin 673 dolara ulaşması, tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 108 bin 786 dolara oldukça yaklaşması bakımından önemli bir eşik olarak değerlendirilebilir. Ethereum’un da yüzde 2’lik yükselişle 2.595 dolara ulaşması, piyasanın genelindeki olumlu havayı destekliyor. Düzenleyici cephede ise SEC’in XRP ve Dogecoin ETF başvurularını ertelemesi, kurumsal ürünlerin onay sürecinde halen temkinli bir yaklaşım benimsendiğini ortaya koyuyor. SEC Başkanı Paul Atkins’in ‘Kripto varlıkların düzenlenmesi önceliğimiz olacak’ açıklaması ise bu sürecin hız kazanabileceğine dair umutları artırıyor. New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın kripto danışma konseyini başlatması, şehir yönetimlerinin de dijital varlık alanında pozisyon almaya başladığını ortaya koyuyor. Bu tür adımlar, uzun vadede kriptonun şehir ekonomileriyle daha fazla entegre olabileceğine işaret ediyor. Öte yandan, Strive Enterprises’ın Mt. Gox kaynaklı 75 bin BTC dahil olmak üzere iflas halindeki varlıklardan Bitcoin satın alımı planlaması, geleneksel varlık yönetimi şirketlerinin Bitcoin’i rezerv varlık olarak benimsemeye başladığını gösteriyor. Son olarak Güney Kore’nin kurumsal yatırımcılara yönelik KYC kurallarını sıkılaştırması, regülasyonun sadece yatırım teşviki değil, aynı zamanda denetim gücünün artırılması yönünde de ilerlediğini ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, kurumsal güvenin tesis edilmesi adına kritik bir adım.”
Kripto piyasası harekete geçti: Bitcoin rekora yaklaştı
Kripto para piyasası, ABD Senatosu’nun stablecoin düzenlemesi olan GENIUS Yasası’nı ilerletmesinin ardından ivme kazandı. Piyasanın toplam değeri son 24 saatte yüzde 0,2 değer kazanarak 3.52 trilyon dolara ulaşırken, altcoin piyasa değeri 1.37 trilyon dolar seviyesine geriledi.
Bitcoin, bu gelişmelere olumlu tepki vererek son 24 saatte yüzde 1,9 değer kazandı ve 107 bin 673 dolar seviyesine ulaştı. Lider kripto para birimi, 108 biin 786 dolarlık ATH seviyesinin yalnızca yüzde 1,2 altında fiyatlanmaya devam ediyor.
Ethereum (ETH) da son 24 saatte yüzde 2 artış göstererek 2 bin 595 dolara ulaştı. XRP yüzde 0,5 artışla 2,38 dolara, Solana ise yüzde 1,4 kazançla 170,81 dolar seviyesine ulaştı.
Öte yandan, 20 Mayıs’ta Bitcoin spot ETF’lerine toplam 329 milyon dolarlık net giriş olurken, Ethereum spot ETF’lerine ise 64,88 milyon dolarlık giriş kaydedildi.
SEC, XRP ve Dogecoin ETF başvurularını erteledi
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), XRP ve Dogecoin’e (DOGE) bağlı borsa yatırım fonu (ETF) başvurularına ilişkin kararlarını erteledi. Kurum, bu süreçte ilerlemeden önce daha fazla kamuoyu görüşü talep etti.
Gecikmeden etkilenen üç ETF teklifi arasında, 21Shares Core XRP Trust, Grayscale Dogecoin Trust ve Grayscale XRP Trust yer alıyor. Bu erteleme, başvuruların reddedildiği anlamına gelmiyor. SEC, yalnızca resmi inceleme sürecini başlattı. Süreç kapsamında, 21 gün boyunca kamuoyundan görüş toplanacak ve ardından 35 gün süreyle bu görüşlere yönelik yanıtlar değerlendirilecek.
SEC, bu ETF tekliflerinin Borsa Yasası kapsamındaki standartları karşılayıp karşılamadığını değerlendiriyor. Özellikle yatırımcıların korunması ve piyasa manipülasyonunun önlenmesi gibi kriterler ön planda tutuluyor.
Başvuru dosyalarına göre, 21Shares ETF’si Coinbase Custody’yi saklayıcı kurum olarak kullanacak ve CME CF XRP-Dolar Referans Oranı’nı takip edecek. Grayscale’in DOGE ve XRP ETF’leri ise CoinDesk endekslerine bağlı olacak. Üç fon da yalnızca kendi kripto varlıklarını içerecek şekilde, 10 bin paylık bloklar halinde hisse ihracı planlıyor.
ETF analisti James Seyffart, SEC’in bu kararı almasının beklenen bir gelişme olduğunu söyledi. Uzmanlara göre, olası bir onay kararı çıkacaksa, bunun haziran sonundan önce ya da en erken yılın dördüncü çeyreğinde gerçekleşmesi bekleniyor. SEC, son aylarda kriptoya dayalı birçok ETF başvurusunu da benzer şekilde ertelemişti. Bunlar arasında Bitwise’ın Ethereum staking ETF teklifi de bulunuyor.
SEC Başkanı Paul Atkins: “Kripto varlıkların düzenlenmesi önceliğimiz olacak”
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) Başkanı Paul Atkins, mali düzenleyici kurumun başına geçmesinin ardından katıldığı ilk duruşmalardan birinde, kripto para endüstrisine yönelik planları hakkında milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
20 Mayıs’ta düzenlenen ve SEC’in denetimini ele alan duruşmada konuşan Atkins, dijital varlıkların düzenlenmesini başkanlığı döneminde “öncelikli bir konu” haline getirme taahhüdünü yineledi. Kuzey Karolina Temsilcisi Chuck Edwards’ın sorularını yanıtlayan Atkins, Komiser Hester Peirce’in başkanlığını yaptığı kripto görev gücüne ne kadar fon ayrıldığı sorusuna doğrudan yanıt vermedi ve bu birimin bulgularının “hala geliştirilme aşamasında” olduğunu belirtti.
“Atılması gereken öneri adımlarıyla ilgili önümüzdeki birkaç ay içinde bir şeyler açıklamayı planlıyoruz,” diyen Atkins, görev gücünün ilk raporuna atıfta bulundu.
Nisan ayında göreve başlamasından bu yana kamuoyunun karşısına nadiren çıkan Atkins’in bu denetim duruşması, başkan olarak katıldığı ilk toplantılardan biri oldu. Eski bir komisyon üyesi olan ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından aday gösterilen Atkins, birçok milletvekili ve dijital varlık endüstrisinden isimlerce, SEC’in kriptoya yönelik yaklaşımını kökten değiştirebilecek biri olarak görülüyor.
Atkins’in açıklamaları, ABD senatörlerinin stablecoin’leri düzenlemeyi amaçlayan “Ulusal Yenilik İçin Rehberlik ve Kurumsallaştırma Yasası” ya da kısa adıyla GENIUS Act adlı yasa tasarısını değerlendirmeye alma yönünde oy kullanmasından yalnızca 24 saat sonra geldi. Bu tasarı, SEC’in sektörü Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) gibi kurumlarla birlikte nasıl düzenleyeceğini etkileyebilecek birçok dijital varlık yasasından sadece biri.
“Kongre’de ne olursa olsun. Bu bizim yapacaklarımızı destekleyecek” diyen Atkins, yasama sürecinin önemine dikkat çekti. Nisan ayında göreve başlamasından bu yana SEC Başkanı olarak dijital varlıklarla ilgili açılış konuşmaları yapan ve komisyonun yuvarlak masa toplantılarına başkanlık eden Atkins, bir sonraki etkinliğin 9 Haziran’da düzenleneceğini ve burada SEC komiserlerinin sektör liderleriyle merkeziyetsiz finans konularını ele alacağını belirtti.
New York Belediye Başkanı Eric Adams kripto danışma konseyini başlattı
New York Belediye Başkanı Eric Adams, kente yatırım ve istihdam çekmek, aynı zamanda New York’u “dünyanın kripto başkenti” haline getirmek amacıyla dijital bir danışma kurulu oluşturacaklarını açıkladı.
“Bu, trendleri ya da internet şakalarını kovalamakla ilgili değil” diyen Adams, 20 Mayıs’ta düzenlenen ilk New York City Kripto Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Yarının teknolojisini, bugünün New Yorklularına daha iyi hizmet vermek için kullanmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Adams, kurulun başkanının ve politika önerilerinin önümüzdeki haftalarda duyurulacağını belirtti. 12 Mayıs’ta yaptığı bir diğer açıklamada ise finans şirketi Figure ile özel sermaye şirketleri Traction ve Scale’in New York’un kripto girişimlerine destek vereceğini duyurmuştu.
Belediye ayrıca bazı hizmet ve vergilerin kripto ile ödenip ödenemeyeceğini araştırıyor. Ayrıca doğum ve ölüm belgeleri gibi hassas bilgilerin blok zinciri teknolojisiyle güvenli bir şekilde yönetilmesi de planlar arasında. Adams, bu tür belgelerin blok zincirle hem gizliliğinin korunacağını hem de ilgili kişilere erişim kolaylığı sağlanacağını vurguladı.
“Geleceğin işlerini bugünden şehrimize getirmek istiyoruz. Bu da daha kapsayıcı, eşitlikçi ve çeşitli bir teknoloji ekosistemini desteklemekten geçiyor” diyen Adams, kripto ve blok zinciri teknolojilerinin ekonomiye katkısına dikkat çekti.
New York Eyaleti’nde de kriptoyu düzenlemeye yönelik çeşitli yasa tasarıları sunulmuş durumda. Nisan ayında, Meclis Üyesi Clyde Vanel, eyalet kurumlarının kripto ile ödeme kabul edebilmesini öngören bir yasa tasarısı sundu. Şubat ayında ise Eyalet Senatörü James Sanders Jr, kripto piyasasının mevcut durumunu incelemek üzere bir görev gücü kurulmasını öneren Blok zinciri Araştırma Yasası’nı gündeme getirdi. Ancak her iki tasarı da henüz yasalaşmadı.
Strive Enterprises Bitcoin alımı yapmayı planlıyor
Vivek Ramaswamy’nin kurucu ortaklarından olduğu varlık yönetim şirketi Strive Enterprises, Bitcoin hazinesi oluşturma hedefi doğrultusunda büyük bir adım atmaya hazırlanıyor. Şirket, iflas etmiş Mt. Gox borsasına ait 75 bin BTC dahil olmak üzere çeşitli Bitcoin satın alım planları yapıyor.
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) yapılan resmi başvuruda, Strive’ın 117 Castell Advisory Group ile ortaklık kurduğu ve yasal hükme bağlanmış sorunlu Bitcoin alacaklarını tespit edip değerlendirdiği belirtildi. Bu alacaklar arasında, bugünkü piyasa değeri yaklaşık 8 milyar doları bulan Mt. Gox varlıkları öne çıkıyor.
Bilindiği üzere Mt. Gox, 2014’te flas etmiş ve kullanıcılarının varlıklarını kaybetmesine neden olmuştu. Borsa şu anda alacaklılara geri ödeme sürecinde ve bu sürecin 31 Ekim 2025’e kadar tamamlanması bekleniyor.
Strive, bu stratejiyle Bitcoin’e piyasa fiyatının altında erişerek hisse başına düşen Bitcoin miktarını artırmayı ve uzun vadede Bitcoin’in performansının üzerinde getiri sağlamayı hedefliyor. Strive’ın bu hamlesi, kısa süre önce Nasdaq’ta işlem gören Asset Entities ile duyurduğu birleşme planının bir parçası. Şirket, bu birleşmeyle halka açık ilk Bitcoin odaklı varlık yönetim firması olmayı amaçlıyor. Anlaşmanın tamamlanması için hissedarlara vekaletname ve izahname gönderileceği ifade edildi.
Güney Kore, kurumsal yatırımcılar için KYC kurallarını sıkılaştırıyor
Güney Kore, kurumsal yatırımcılara yönelik kripto para yatırımlarındaki yasağı kademeli olarak kaldırırken, yerel kripto borsaları ve bankalara yönelik müşteri tanıma (KYC) kurallarını da sıkılaştırıyor.
Belirli kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve kayıtlı kripto borsaları, haziran ayından itibaren Güney Kore’de kripto para satışı gerçekleştirebilecek. Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, bağış yoluyla elde ettikleri kripto varlıkları satabilecek, borsalar ise kullanıcılar tarafından kriptoyla ödenen işlem ücretlerini likide edebilecek.
Ülkenin en üst düzey finansal düzenleyicisi olan Finansal Hizmetler Komisyonu (FSC), salı günü yayımladığı basın açıklamasında, kripto borsaları ve bu borsalarla çalışan bankaların yeni kurumsal müşteriler için fon kaynağını ve işlemlerin amacını detaylı biçimde doğrulaması ve incelemesi gerektiğini belirtti.
FSC, bu daha sıkı KYC önlemlerinin, kara para aklama risklerine karşı yerel kripto ve finans piyasasını korumayı amaçladığını vurguladı. Bu doğrultuda, kurumsal yatırımcılar ve onların CEO’ları da olası kara para aklama faaliyetleri açısından izlemeye tabi tutulacak.
Kore Bankalar Federasyonu ile Dijital Varlık Borsa Birliği’nin (DAXA), bu ay içinde söz konusu talimatları borsalar ve bankalarla paylaşması bekleniyor. FSC ayrıca, hükümetin 2025 yılının ikinci yarısında, halka açık şirketler ve profesyonel yatırımcı olarak kayıtlı kuruluşların kripto borsalarında işlem yapmalarına olanak tanıyacak yeni düzenlemeleri duyurmayı planladığını belirtti. Bu düzenlemelere ilave olarak yeni kara para aklamayı önleme önlemleri de yürürlüğe girecek.
FSC verilerine göre, 2023’ün sonunda ülkede kripto para borsalarında işlem yapan kullanıcı sayısı 9,7 milyona ulaştı; bu da ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sine tekabül ediyor. 2024’ün ikinci yarısında ise Güney Kore’nin günlük ortalama kripto işlem hacmi 5,26 milyar dolar olurken, yerel kripto piyasasının toplam değeri yüzde 91 artışla 77,6 milyar dolara ulaştı.
Bybit TR Hakkında
Haziran 2024’te Bybit, Narkasa’yı Bybit TR olarak yeniden markalaştırarak Türk kripto pazarına olan bağlılığını güçlendirdi. Bu stratejik hamle, Türk kullanıcılara yerelleştirilmiş ve güvenli bir kripto ticareti deneyimi sunma konusundaki kararlılığımızın altını çiziyor. Narkasa Yazılım Ticaret Anonim Şirketi tarafından işletilen Bybit TR, en yüksek hizmet ve güvenlik standartlarını sağlarken, Türk pazarının özel ihtiyaçlarını karşılamak için uyarlanmış bağımsız bir marka olarak duruyor.
Bybit Hakkında
Bybit, 50 milyondan fazla kullanıcıya hizmet veren, işlem hacmine göre dünyanın en büyük ikinci kripto para borsasıdır. 2018 yılında kurulan Bybit, kripto yatırımcılarının ve tüccarlarının ultra hızlı bir eşleştirme motoru, 7/24 müşteri hizmetleri ve çok dilli topluluk desteği bulabilecekleri profesyonel bir platform sunmaktadır. Bybit, Formula 1’in yapıcılar ve sürücüler şampiyonu Oracle Red Bull Racing takımının gururlu bir ortağıdır.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı