DOLAR 39,0907 0.02%
EURO 44,4386 0.48%
ALTIN 4.215,282,25
BITCOIN 4221817-2.34131%
İstanbul
26°

PARÇALI BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Ceren Kaya

Ceren Kaya

23 Mayıs 2025 Cuma

90 milyon dolarlık enerji depolama tesisine YEO imzası / Bölgenin en büyüğü olacak

90 milyon dolarlık enerji depolama tesisine YEO imzası / Bölgenin en büyüğü olacak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yenilenebilir enerji alanında küresel bir oyuncu haline gelen YEO Teknoloji, global projeleriyle büyümeye devam ediyor. YEO Teknoloji, Azerbaycan’ın enerji şebeke işleticisi Azernerji CJSC ile ile toplam 500 MWh kapasiteli enerji depolama sisteminin anahtar teslim kurulumu için 90.497.070 USD büyüklüğünde sözleşme imzaladı. 

Sözleşme kapsamında; batarya, inverter (Güç Dönüştürücü Sistemi – PCS), batarya yönetim sistemi (BMS), enerji yönetim sistemleri (EMS) temini, mühendisliği ve devreye alma işleri gerçekleştirilecek. Ayrıca enerji depolama sistemlerinin yüksek gerilim trafo merkezi ve şebekeyle entegrasyonu dahil uçtan uca kurulumu yapılacak. 1 yıl içinde tamamlanması planlanan projeyi, YEO Teknoloji’nin iştiraki olan ReapG gerçekleştirecek. 

Lityum-iyon batarya ile şebekeye destek

Söz konusu proje ile Azerbaycan’ın yeşil enerji dönüşümüne ve yenilenebilir enerji entegrasyonuna katkı sağlanması hedefleniyor. Lityum-iyon batarya teknolojileri ve gelişmiş enerji yönetim sistemleriyle elektrik şebekesinin güvenilirliği ve esnekliği artırılacak. Proje kapsamında kurulacak olan 500 MWh kapasiteli tesisler, Azerbaycan’daki 2 ayrı bölgedeki trafo merkezlerine entegre edilecek. 

Enerji sektörünün her alanında uçtan uca çözüm sunabilen YEO Teknoloji, global ölçekte proje geliştirme, yürütme ve operasyon kabiliyetiyle bölgedeki en büyük enerji depolama sistemini hayata geçirecek.

Dünya devi ile ortaklık kurmuştu

YEO Teknoloji, bu yıl şubat ayında enerji depolama sistemleri alanındaki atağını güçlendirmek üzere önemli bir adım atmıştı. YEO Teknoloji’nin yüzde 100 iştiraki olan Reap Battery ve dünyanın önde batarya üreticilerinden Tier 1 listesindeki Great Power ile ortaklık kurmuştu. %51’i Reap Battery ve %49’u Great Power ortaklığı ile kurulan ReapG, yılın en önemli projelerinden birine Azerbaycan’da imza atacak. 

İş birliğine göre İstanbul Tuzla’daki enerji depolama sistemleri fabrikasında üretim yapılarak başta Türkiye ve Avrupa pazarı olmak üzere Türki Cumhuriyetler ve Afrika ülkelerine ihracat gerçekleştirilecek. ReapG’nin tamamlanmak üzere olan İstanbul Tuzla’daki fabrikasında 5 GWh kapasiteyle üretim hedefleniyor. 

YEO Teknoloji, 3 kıtada ve 30’dan fazla ülkede 400’den fazla proje tamamladı. Gelişmiş enerji depolama çözümlerinden, elektrik şebekelerine, yüksek voltaj trafo merkezleri, yenilenebilir enerji santralleri, endüstriyel, ticari tesisler ve hanelerin enerji dönüşümünden hidrojene kadar farklı alanlarda projeler yürüten YEO Teknoloji, global bir oyuncu olma yolunda adımlarını hızlandırıyor. YEO Teknoloji, dekarbonizasyon, desantralizasyon ve dijitalizasyon odaklı çalışmalarıyla daha yaşanabilir bir dünya için ‘Bizce mümkün’ sloganıyla dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması için çalışmaya devam ediyor. 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

‘Betûl Mardin Seminerleri’nin 16. yılında ‘Tarım İletişimi’ tartışıldı

‘Betûl Mardin Seminerleri’nin 16. yılında ‘Tarım İletişimi’ tartışıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen 16. Betûl Mardin Seminerleri, bu yıl “Tarım İletişimi: Bilgi Hasadı” temasıyla gerçekleştirildi. Seminerde iklim değişikliği, gıda güvenliği, kırsal kalkınma gibi küresel meselelerin yerel tarım politikaları üzerindeki etkileri ve bu süreçte iletişimin oynadığı rol ele alındı.

Seminerin açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Itır Erhart, iklim değişikliğiyle birlikte tarım, göç ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi alanların giderek daha fazla iç içe geçtiğini vurguladı.  Erhart, “İklim değişikliği nedeniyle bir ürün yetişmediğinde, geçimini o üründen sağlayan insanlar yoksullaşıyor. Bu durumdan en çok etkilenenler ise kadınlar. Çünkü kadınlar tarımda daha kırılgan durumda. ‘Gezegeni nasıl besleyeceğiz?’ sorusu bugün artık yalnızca tarım politikalarının değil, teknoloji, sağlık, ekonomi ve toplumsal adaletin de merkezinde yer alıyor. Bu yüzden tarımı yeniden başlatmak, kaliteli gıdaya erişimi sağlamak hayati önem taşıyor.” dedi.

Bodrum Tohum Derneği Başkanı Ercan Arıkan tohumculuk yasasının yerel tarım üzerindeki etkilerine ve doğal yöntemlerle tarım yapmanın önemine dikkat çekti. Arıkan, “2006’da yürürlüğe giren Tohumculuk Yasası ile ata tohumlarının satışı yasaklandı. 2013 yılında ata tohumlarına sahip çıkmak için Bodrum Tohum Derneği kuruldu. Köylerdeki çiftçiler ziyaret edilerek kıyıda köşede kalmış hale üretime devam ettikleri ata tohumları tespit edildi, envanterleri çıkarıldı ve çiftçiler üretim yapmaları konusunda teşvik edildi. Sloganımız ata tohum, zehirsiz tarım, temiz gıda. Tarım ilacı denilen şeylerin adı bile yanlış. Bunlar aslında zehir. Doğada zararlılarla doğal yollarla mücadele etmek mümkün. Toprağın altındaki mikroorganizmalar ekosistemi dengeler. Bu yüzden artık tarım alanlarının sürülmemesi gerektiğini savunuyoruz.” dedi.

Gıda güvenliğinin teknik değil, politik bir mesele olduğuna dikkat çeken Çiftçi-Sen Sendikası Başkanı Ali Bülent Erdem ise sağlıklı gıdaya erişimin temel bir hak olduğunu vurguladı: “Tarladan sofraya sağlıklı gıdanın ulaşması gerekir. Ancak bugün ‘tolere edilebilir zehir düzeyi’ gibi kavramlarla sağlıksız sistem meşrulaştırılıyor. Oysa gıda egemenliği mücadelesi sadece çiftçilerin değil, tüm insanlığın ortak mücadelesidir. Bu mücadele yerelden yükselerek başarıya ulaşabilir.”

İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Levent, tarımsal fiyatların oluşumuna dair değerlendirmesinde önemli tespitlerde bulundu. Levent,
 “Gıda krizi riski giderek artıyor, bunu ithalat oranlarındaki yükselişten net biçimde görebiliyoruz. 2005’ten bu yana Türkiye’de tarım ürünleri fiyatları dünya ortalamasından ayrışıyor. Bu da çiftçinin radikal bir biçimde yoksullaştığını gösteriyor. Gençler çiftçiliği tercih etmiyor çünkü hayatta kalmak istiyorlar.” dedi.

Tarımın toplumsal gündemdeki yerinin artışına dikkat çeken Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat, “Eskiden sokak röportajlarında sadece futbol ve siyaset konuşulurken bugün tarım herkesin cebine ve bütçesine dokunduğu için gündemin merkezinde. Tarım, yalnızca kırsalda yaşayanların değil, hepimizin meselesi. Bugün gıda enflasyonu hepimizin gündeminde. Üretici, kuru soğanı 12 liraya mal ediyorsa ve biz de 12 liraya alıyorsak, o üretici bir sonraki sezon üretim yapmayabilir. Bu basit bir ekonomik gösterge değil, potansiyel bir gıda krizi sinyalidir. Tarım masa başında değil, sahada anlaşılır. Bu nedenle tarım haberciliği hem çiftçinin sesi hem de tüketicinin farkındalığı için kritik öneme sahip.” dedi.

Gazeteci-Yazar Cem Seymen ise Türkiye’deki tarım politikalarının tarihsel seyrine dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye, bir zamanlar dünyanın en güçlü tarım ülkelerinden biriyken, bugün kendi topraklarında kendi tohumunu ekemez hale geldi. Yerli tohum yasaklandı, çiftçi kredi bulamaz oldu, topraklar ölü hale geldi. Enflasyonun gerçek sebebi tarımdaki çöküştür. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın ardında ithal tohum, ithal enerji ve yanlış teşvik politikaları yatıyor. Tarım bizim en büyük sermayemiz, ama bunun farkında değiliz.”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Öğretim Üyesi Dr. Fikret Soner ise tarım ve gastronomi arasındaki güçlü bağa dikkat çekerek şunları ifade etti:
 “Tabaktaki hikâye, toprağa düşen tohumla başlar. Gastronomi yalnızca yemek pişirmek değil; üretim, etik ve kültürle doğrudan ilişkili bir alan. Öğrencilerimize bu bilinçle yaklaşarak, etik kaygıları önceleyen bir farkındalık kazandırmaya çalışıyoruz. Çünkü mutfakta alınan kararlar, tarladaki dengeyi doğrudan etkiliyor.”

Seminerde, Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Aslan, Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Mine Ataman, Eli Belinde Tarım Kurucusu Aslı Aksoy, Farmico Tarım Kurucusu Umut Ayberk Akbay ve Smart Village Kurucusu Tülin Akın da konuşmacı olarak yer aldı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Birleşmiş Milletler INCB Başkanlığına yeniden seçildi!

Birleşmiş Milletler INCB Başkanlığına yeniden seçildi!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Adli Bilimler Bölüm Başkanı ve Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, 22 Mayıs 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) başkanlığına yeniden seçildi. 2009 yılında da Kurulun başkanlığını üstlenmiş olan Prof. Dr. Sevil Atasoy’un bu dönem Başkanlığı Mayıs 2027’ye kadar sürecek.

Türkiye’den ilk ve tek

Prof. Dr. Sevil Atasoy, uluslararası uyuşturucu politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynayan INCB’de, 2005-2010 ve 2017-2022 dönemlerinde de üye olarak görev yaptı. Halen görev yaptığı 2022-2027 dönemiyle birlikte, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (EKOSOK) tarafından üç kez seçilen ve iki kez başkanlık görevine getirilen ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

Uyuşturucu ile mücadelede küresel rol

Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB), 1961 tarihli Tek Sözleşmesi ile kurulan, bağımsız ve yarı-yargısal bir uzman kurulu olarak faaliyet gösteriyor. Kurul; ülkelerin 1961, 1971 ve 1988 tarihli uluslararası uyuşturucu kontrol sözleşmelerine uyumunu izlemekle yükümlü. Kurul, 1925 tarihli Uluslararası Afyon Sözleşmesi ile kurulan Daimi Merkezi Uyuşturucu Kurulunun da devamı.

INCB; her biri Ekonomik ve Sosyal Konsey tarafından beş yıllık bir dönem için seçilen 13 üyeden oluşuyor. Bunların 10 üyesi hükümetlerce aday gösterilen kişiler arasından, kalan 3 üye ise tıbbi, farmakolojik veya farmasötik alanlardaki uzmanlıkları nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından aday gösterilen isimler arasından seçiliyor.

Uzmanlıkları, yetkinlikleri, tarafsızlıkları ve kişisel çıkarlardan uzak durmaları sayesinde genel bir güven sağlayabilecek kişiler olan kurul üyeleri seçildikten sonra hükümetlerden bağımsız olarak, kişisel kapasiteleriyle ve tarafsız şekilde görev yapıyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

Efes Tarlası Yaşam Köyü, TUI Musement İş Birliği ile Dünyaya Açılıyor

Efes Tarlası Yaşam Köyü, TUI Musement İş Birliği ile Dünyaya Açılıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Efes Selçuk’un agro turizmin merkezi olması açısından TUI Musement ile Efes Selçuk Belediyesi arasında başlayan iş birliği ile Efes Tarlası Yaşam Köyü’ne yönelik turlar yakında başlıyor.

Geçtiğimiz yaz TUI Musement ve National Geographic “Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Etkili Kadınları” turu kapsamında beğeni toplayan Efes Tarlası Yaşam Köyü 2025 yılının yaz aylarında dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçileri ağırlamaya hazırlanıyor.

Uluslararası bir turizm şirketi olan TUI Musement ile Efes Selçuk Belediyesi arasında kurulan iş birliği sonucunda Efes Tarlası Yaşam Köyü odağında Efes Selçuk daha fazla ziyaretçinin de uğrak noktası olacak. Böylece düzenlenecek olan deneyim turları içerisinde Efes Tarlası Yaşam Köyü önemli bir durak olacak.

Doğa ve mirasın korunması, atık yönetimi, enerji ve iklim gibi tüm sürdürülebilir destinasyonun özellikleri ile ITB Berlin Turizm Fuarı’nda Green Destination Sürdürülebilir Ödülü ile rekabet gücünü artıran Efes Selçuk, agroturizmde sahip olduğu değeri oluşturan unsurlardan biri olan Efes Tarlası Yaşam Köyü’nü dünyaya tanıtacak.

Tur kapsamında Efes Selçuk’un tarihi destinasyonlarını gezecek olan ziyaretçiler Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde sürdürülebilir tarım uygulamaları, yerli tohumun önemi ve aile tarımı hakkında bilgi alacak. Turların ilerleyen zamanlarında katılımcılar için bitkisel yağlardan parfüm, krem yapımı, zeytinyağı tadım atölyeleri gibi atölyeler düzenlenecek.

BAŞKAN SENGEL: FARKLI BİR TURİZM DENEYİMİ SUNACAĞIZ

TUI Musement ve Efes Selçuk Belediyesi iş birliği ile İlham Veren Kent Efes Selçuk için yeni bir sayfa açılacağını belirten Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Geçtiğimiz yıl TUI Musement ve National Geographic” iş birliğiyle Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde düzenlenen tur ile agro turizm yolunda önemli bir adım atmıştık. Bu adımı Green Destination sertifikası ile aslında tüm dünyaya kanıtladık.  TUI Musement rehberleri ile yaptığımız görüşmeler sonucu Efes Tarlası Yaşam Köyü’nü de içine alan turlar ile ziyaretçilere yepyeni bir turizm deneyimi sunacağız. Pandemiden bu yana değişen turizm anlayışı ile Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde yazdığımız toprak hikayesini artık tüm dünyaya anlatacağız” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku

SALT Galata’da Kamu Programı: Panel ve Söyleşi Kaydetmenin Nasılı: Mimarlık Arşivlerine Metodolojik Yaklaşımlar

SALT Galata’da Kamu Programı: Panel ve Söyleşi Kaydetmenin Nasılı: Mimarlık Arşivlerine Metodolojik Yaklaşımlar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Garanti BBVA tarafından kurulan Salt, mimarlık arşivleri üzerine çalışan araştırmacı ve uzmanları bir araya getiren “Kaydetmenin Nasılı: Mimarlık Arşivlerine Metodolojik Yaklaşımlar” başlıklı bir panel düzenliyor. 31 Mayıs Cumartesi saat 14.00’te Salt Galata’daki Oditoryum’da gerçekleştirilecek program, mimarlık alanında arşiv, hafıza, unutma kavramları ile kayıt altına alma pratikleri ve metodolojilerini odağına alıyor.

Akademisyen ve yazar Alev Erkmen, “Arşiv ve Mekânları” başlıklı sunumunda bir mimarlık tarihçisi olarak yürüttüğü araştırmalar üzerinden arşivlerin oluşum süreçlerine ilişkin notlarını aktaracak. Özge Kurban, “Kayıt ve Unutma: Arşivler Neyi Dışarıda Bırakır?” başlıklı sunumunda kayıt altına alınmayanları ve hafızadaki boşlukları araştırmacı perspektifinden ele alacak. Salt Araştırma ve Programlar ekibinden Orkun Dayıoğlu, “Arşivcinin Gözlemi: Mimarın Arşivi ve Mimari Gözlemcilik” başlıklı sunumunda mimarlık arşivlerine dair değerlendirmelerini paylaşacak. Panelin moderatörlüğünü üstlenen mimar-araştırmacı Melis Cankara ise “Hafızayı Güncellemek: Mimari Temsildeki Değişimin Arşivdeki İzleri” başlıklı sunumunda 1980’lerden bugüne dijital araçlarla üretilmiş mimari belgelerin korunmasına ilişkin sorunlar ve bu konudaki güncel tartışmalar üzerinde duracak.

Panelin ardından saat 16.30’da akademisyen Murat Cankara, Lewis Hyde’ın Unutmanın Elkitabı adlı yayınının Türkçe çevirisini üstlenen Emine Ayhan ile bir söyleşi gerçekleştirecek. Söyleşide Hyde’ın, “geçmişi unut, anı yaşa” ve “asla unutma” söylemleri arasında sıkışmış görünen baskın hafıza rejimine yaptığı incelikli müdahaleler ele alınacak. Herkesin katılımına açık ve ücretsiz program hakkında ayrıntılı bilgi için: saltonline.org.

 

Salt Araştırma Mimarlık Arşivi, Kalebodur tarafından desteklenmektedir.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Devamını Oku