20 Mayıs 2025 Salı
İstanbul 1 Mayıs Ablukası: Yollar ve Ulaşım Kapatıldı
İlk Açık Eşcinsel İmam Suikast Kurbanı
Rasim Ozan Kütahyalı hakkında gözaltı kararı verildi.
Güzel Havanın Tadını Minikler Çıkaracak!
İhtiyaç Kredisi Kullanacaklara Müjde! Limitler Arttı, Vadeler Uzadı! İşte Yeni Kredi Rakamları
Aile Bakanlığı'nın Sevgililer Günü Paylaşımına Siyasi Cepheden Sert Tepki
Çocuklarıyla birlikte güzel havaların tadını doyasıya çıkarmak isteyen aileler, miniklerinin favorisi olacak dış mekan oyuncaklarını Minycenter’da buluyor.
Havalar ısındıkça minikler dışarıda daha fazla vakit geçirmek için sabırsızlanıyor! Bu keyifli mevsimi, hareketli ve eğlenceli hale getirmek için Minycenter’da satışa sunulan bisiklet ve scooter serileriyle tanışma vakti…
12 aylıktan 10 yaşa kadar çocuğa uygun, güvenli ve renkli seçeneklerle minikler, baharın enerjisini Minycenter ayrıcalığıyla yaşayacak.
İlk adımlar için ebeveyn sürüş destekli 3 tekerlekli bisikletler, katlanabilir, hafif scooterlar, ilk kez 2 teker bisiklet kullanacak minikler için eğitim bisikletleri, stil sahibi kask ve koruyucu setler çocukların hem eğlenmesi hem de motor becerilerini geliştirmesi için özel olarak seçiliyor.
Rengârenk tasarımlarıyla çocukların ilgisini çeken scooter ve bisikletler, ebeveynlerin de güvenle tercih edebileceği kalite standartlarına sahip.
Miniklerin enerjisini dışarıya taşımanın en keyifli yolu Minycenter mağazalarında ve minycenter.com.tr adresinde sizi bekliyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
2025 Yaz Koleksiyonu İlk Kez Uluslararası Arenada Tanıtıldı
Bakü Fashion Week, bu yıl Türkiye’den çok özel bir isme ev sahipliği yaptı. Ünlü moda tasarımcısı Cihan Nacar, 2025 Yaz Koleksiyonu’nu ilk kez Bakü’de düzenlenen özel defileyle tanıttı. Uluslararası moda camiasından önemli konukların yanı sıra Azeri halkının da yoğun ilgi gösterdiği defilede, heykelsi silüetlerin, zarafetin ve el işçiliğinin öne çıktığı koleksiyon, moda dünyasında güçlü bir iz bıraktı.
Koleksiyonun tamamı siyah tonlardan oluşuyor. Ancak bu tercih, yalnızca estetik bir karardan ibaret değil; aynı zamanda güçlü bir anlatım dili. Transparan dokularla bütünleşen heykelsi formlar, zamansız şıklığı, dişil gücü ve stilin dönüştürücü etkisini ortaya koyuyor. İnce transparan dokularla birleşen heykelsi formlar, zarafeti bir zırh gibi taşıyan güçlü kadın silüetlerini sahneye taşıyor. Her parça, sadece giyilmek için değil; bir duruşu, bir hissi ve bir dönüşümü temsil etmek için yaratıldı.
Her bir parça, titizlikle yürütülen altı aylık bir süreç sonunda, yüzde yüz el işçiliğiyle üretildi. Akışkanlıkla yapıyı, zarafetle meydan okumayı bir araya getiren tasarımlar; modayı bir giyim biçiminden öte bir duruşa dönüştürüyor.
Cihan Nacar’ın bu özel sunumu, sadece bir defile değil, aynı zamanda bir sanat performansı niteliğindeydi. Koleksiyon, feminenliğin kırılganlık değil güçle ifade edildiği bir dünya yaratıyor. Her kıvrım, bir tutkuyu, geçmişi ve kararlılığı fısıldıyor. Elbiseler, bir kadını giydirmekten öte; onu yeniden tanımlıyor.
Zamansız. Heykelsi. Güçlü.
Siyahın taşıyabileceği en derin anlamla hazırlanan bu koleksiyon, sadece modaya değil; kadına, kimliğe ve anlatıya dair evrensel bir mesaj veriyor. Cihan Nacar’ın 2025 Yaz Koleksiyonu, güçlü, özgün ve unutulmaz bir iz bırakıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Çocukluk yaşlarından itibaren anaokulu öğretmeni olmaya karar veren ve kariyerini o yıllarda belirleyen Ceren Toraman, Türkiye’deki eğitiminden sonra Londra’da da çocuk eğitimi üzerine çalışmalar yapmış. 30 yıllık tecrübesi ile Ankara Batıkent’te BM Montessori Preschool adlı iki anaokulu ile hizmet veriyor. “Çocuklara ilk güven ve değer duygusunu aşılıyoruz.” diyen koruyucu ve eğitimci bir melek.
Ceren Toraman’ın hikayesi nasıl başlıyor ve nasıl devam ediyor?
Hikayem, 14 yaşımda anaokulu öğretmeni olmaya karar vermemle başladı. Kolej hayatımı bitirerek o zamanlar benim için radikal bir karar olan kız meslek lisesi çocuk gelişimi bölümüne geçiş yaptım. Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Hayatımın merkezinde her zaman çocuklar vardı. Küçüklüğümden beri çocuklarla kurduğum bağ, bu alanda ilerlememi sağladı. Erken yaşta başladığım sahada ve okullarda ki gönüllü çalışmalarım sonucunda bunun bir meslek değil, bir amaç olduğunu anladım. Bu farkındalıkla akademik ve mesleki yolculuğumu şekillendirdim. Gazi Üniversitesi “Çocuk Gelişimi Bölümünü “ okuduktan sonra Londra’ya gittim. Toplamda stajımla birlikte mesleğimde 30.yılım. Şimdi ise Batıkent BM Montessori Preschool ile bu yolculuğu başka çocukların hayatlarına dokunarak sürdürüyorum.
BENİM GİBİ BABASIZ BÜYÜYEN ÇOCUKLARA DAİMA DESTEK VERECEĞİM
Çocuklara olan sevginiz mesleki kariyerinizi belirlemiş. Sanırım Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünü de bu yüzden seçtiniz ?
Her zaman içimde büyümeyen küçük bir çocuk var ve hala da var. İçimdeki o çocuğu ömür boyu mutlu etmeye söz verdim. Benim mutluluğum her zaman çocuklarla olduğum zaman. Benim gibi babasız büyüyen çocukları mutlu etmek ve onların yanında olmak istedim. Bunu sadece çevremde olan çocuklarla değil, tanımadığım ve ulaşabildiğim tüm çocuklarla yapmak istiyorum. İnsan hayatının en önemli dönemi 0-6 yaş arasıdır. İnsan beyni çok güçlü bir makinedir ve bazen iki yaşındaki bir olayı bile bilinçaltımızda hissetmemizi sağlar. Bu sebeple çocukların ilk yıllarının, hayat boyu sürecek karakter inşasında belirleyicidir. Onların gelişimine bilimsel bir altyapı ile katkı sunabilmek, sağlıklı bireyler yetişmesine aracılık edebilmek adına okuduğum bölümü bilinçli bir şekilde tercih ettim. İyi bir eğitimci, yalnızca bilgiyi değil, vicdanı, merhameti, insani duyarlılığı ve tüm gelişimleri de merkeze almalı. En büyük örnek kendimim ve ben hep kendimden yola çıkarak kararlar aldım. Çocukken yaşadığımız olumsuz olayların insan hayatında ne denli etkili olduğunu anladığımda ben de çocukların hayatına dokunmak istedim.
MONTESSORI BİR EĞİTİM ŞEKLİ DEĞİL BİR YAŞAM TARZIDIR
Ankara Batıkent Montessori Anaokulu’nu açmaya nasıl karar verdiniz?
Montessori bir eğitim şekli değil bir yaşam tarzı ve felsefedir. Montessori felsefesiyle tanıştığımda, Türkiye’de bu felsefe henüz yaygın değildi. Ankara’da bir okul vardı. Londra’da dört yıllık bir eğitim ve çalışma hayatını tecrübe ettikten sonra tekrar döndüğümde birkaç okul daha açılmıştı. O zaman yaşım küçüktü ve Londra’da kazandığım deneyimleri buradakilerle harmanlayarak çalışmaya başladım. Türk aile yapısı ile Avrupa aile yapısı çok farklı. Bu sebeple Türkiye’de olması gereken gerçek bir Montessori felsefesini insan hayatına uyarlayamıyoruz. Çünkü bu felsefe doğumdan başlıyor ve ömür boyu devam ediyor. Ama ben Türkiye’de de yapabildiğimin en iyisini yapmak ve Montessori felsefesinin temel kurallarını, temel maddelerini baz alarak kendi okulumda uygulamak istedim. Montessori ile tanıştığımda saygı, özgürlük alanı ve bireysel gelişim ilkelerinden etkilendim. Klasik sistemlerin çocukların potansiyelini sınırladığını gördüğümde “daha iyisi mümkün” dedim. Kendimi her zaman geliştirip, yetiştirdim. Yeni dünya düzeni ve yeni nesil çocuklara göre kendimi her zaman güncelliyorum. Uzun yıllar aldığım eğitimler, yaptığım gözlemler ve uluslararası örneklemeler sonrasında, Montessori sistemini doğru anlayan, doğru anlatan ve doğru uygulayan bir yapı kurdum. İşte bu kararlığımı 30 yıllık tecrübelerimle ve kazandığım deneyimlerimle birleştirdiğimde Batıkent BM Montessori Preschool doğdu.
İKİNCİ ŞUBEMİZDE ŞİFALI TUZ ODASI DA BULUNUYOR
Okul ne zaman açıldı?
Batıkent BM Montessori Anaokulu, 2020 yılının Nisan ayında, 2.şubemiz olan BM Montessori Vip Preschool ise 2025 Nisan ayında çocuklara kapılarını açtı. Vip şubemiz özel bir mimari proje olarak tasarlandı. Arka planda çok büyük bir emek var. 1,5 yıllık hazırlık ve yapım sürecinin ardından açıldık. Hem fiziki ortamı Montessori sistemine uygun hale getirdik, hem de eğitim içeriklerimizi çocukların bireysel ihtiyaçlarına göre tasarladık. BM Montessori Vip Preschool binasının içinde, yüzme havuzu, tiyatro sahnesi, müzik, Çankırı’nın şifalı tuzu ile döşenen tuz odası da bulunuyor.
Öğretmen kadrosu hakkında çok kısa bilgi verir misiniz?
Öğretmen kadromuz, çocuk gelişimi veya okul öncesi alanında lisans mezunu olan ve Montessori felsefesini benimseyen ve anlayan eğitimcilerden oluşuyor. Hizmet içi eğitimlerimize katılan ve iki mülakatın sonunda seçerek işe aldığımız ekip arkadaşlarımız, BM ailesine katıldıktan sonrada kendilerini geliştirmeye devam ediyorlar. Her biri çocuklara yalnızca öğretmen değil, aynı zamanda rehberlik eden bir yol arkadaşı olma vizyonunu taşıyor. Hedefi olan, idealist eğitimciler yetiştirerek yolumuza devam ediyoruz.
DEĞER VE GÜVEN DUYGUSU ÖNCELİĞİMİZ
Çok kısa ifade ile kurumsal değerleriniz neler?
Öncelikle değer ve güven duygusu. Çocuğuna değer veren aileler ile çalışmak bizi çok mutlu ediyor. Herhangi bir problem olduğunda veli ile işbirliği yapabilmek bizim için çok önemli. Kuralları olan, etik ve iş ahlakı ön planda bir kurumuz. Kişiye göre hareket etmeyiz. BM’de her şey nettir. Bizim önceliğimiz çocuğu mutlu etmektir. Veliyi mutlu etmekle mükellef değilizdir. Karşılıklı saygı, sevgi, anlayış diğer önem verdiğimiz konulardır. Çocuklarımıza sınırsız özgürlük değil, sınırlı özgürlük alanı tanırız. Bu şekilde sorumluluk bilincini ve sosyal ortama uyumu hedefleriz. Bilimsel, zihinsel, bedensel tüm gelişimleri destekleyerek yaşı geldiğinde ise bu gelişimleri akademik eğitimle birlikte harmanlayarak ilkokul sürecine çocuğu hazırlıyoruz. Çocuk odaklı bir kurumuz. Her çocuğu görür, duyar ve anlarız. Çocukla aynı dili konuşmak bizim önceliğimizdir.
Batıkent Montessori Anaokulu’nun tercih edilmesinin üç ana sebebi nedir?
Montessori sistemine sadık, bilimsel ve özgün bir eğitim modeli uyguluyoruz. Klişe bir eğitim anlayışıyla ezbere dayalı bilgilerle değil, çocuğun kişiliğine, gelişimine, mizacına göre ilerliyoruz. Çocuklarımızın bireysel gelişimlerini yakından takip ediyor, onlara özel programlar oluşturuyoruz. Her çocuk farklıdır ve her çocuğa bir grup içinde aynı eğitim sunulmamalıdır.
Güvenli, estetik ve çocuk ergonomisine göre tasarlanmış modern bir okul ortamı sunuyoruz. Özel tasarlanmış ve her çocuk ayrı ayrı düşünülmüş, ince detayları olan bir okul ortamı sağlıyoruz.
50 öğrenciden daha fazla başvuru olursa, hangi kriterlere göre 50 kişiyi belirliyorsunuz?
Başvuru yoğunluğu durumunda, öncelikle çocuğun gelişimsel ihtiyacına göre, sonrada başvuru sırasına göre belirliyoruz. Aile görüşmelerinde, Montessori felsefesine uyum sağlayabilecek aile tutumlarına dikkat ediyoruz. Ayrıca yaş gruplarına dengeli dağılım sağlayarak sınıf yapısını bozmamaya özen gösteriyoruz. Kayıt sürecimizde aceleci değil, bilinçli bir eşleşme ilkesini benimsiyoruz.
Kaç yaşında çocuk eğitime ve okul hayatına başlamalı?
Montessori eğitimine çocuk emeklediği andan itibaren başlayabilir. Eğer anne bireysel ilgileniyorsa 24 aya kadar öz bakım evresinde çocuk anne ile evde olabilir. Fakat çalışan bir annenin bebeği ise aile büyükleri, bakıcı, akrabadan destek almak yerine çocuk 12.aydan itibaren güvendikleri bir kuruma emanet edilebilir. Çocuğun hazır hissetmesine ve artık sosyalleşme ihtiyacını belli ettiği evreye göre yani 24.ay itibariyle anne evde olsa dahi çocuğun okula başlatılması gelişimsel açıdan sağlıklı olandır.
Sizden eğitim alan bir öğrenci nasıl bir ilkokul tercih etmelidir?
Bu soruyu velilerimizde çok soruyor. Türkiye’de Montessori eğitimi sadece okul öncesi dönemde var. Montessori felsefesini destekleyen ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite maalesef henüz ülkemizde bulunmuyor. Bu sebeple bizden mezun olan velilerimize, çocukların yarış atı gibi kullanıldıkları, sadece akademik eğitimin verildiği, ödevlerin çok olduğu bir okulu tercih etmemelerini öneririm. Branş derslerinin, sosyal ve kültürel faaaliyetlerin ağırlıklı olduğu, çocuğa keşfetme ve özgür olma alanı sağlayan, sosyal tesislerin olduğu, çocukların yaratıcılıklarını kullabilecekleri, laboratuvar, sanat merkezi, müzik sınıfı gibi alanların olduğu butik okulları tercih etmeleri ve eğitim kadrosunun da bu alanları desteleyebilecek nitelikte olmaları gerekmektedir. İlkokul döneminde ders çalışan çocuk değil hayal kuran çocuk başarılı olur. Ben akademik başarıdan önce sosyal başarıya öncelik veririm. Kendini ifade edebilen her çocuk ileride sağlıklı bir birey olur. Tüm gelişim evrelerini tamamlamış sağlıklı bir birey olması içinde doğru bir okul öncesi eğitimi almalı ve sonrasında onu destekleyen bir ilkokula gitmelidir. Çocukların fark edilmediği kalabalık okulları değil, sınıf kontenjanı ve genel okul kontenjanı az olan okullar tercih edilmelidir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, tarımda modern sulamayı yaygınlaştırmak, toplulaştırma çalışmalarıyla tarım arazilerinden en yüksek faydayı sağlamak, musluklara sağlıklı ve içilebilir su ulaştırmak ve yerleşim yerleri ile tarım arazilerini taşkın risklerine karşı korumak için tüm gücüyle çalışırken, sürdürülebilir su yönetimi anlayışıyla da suyun her damlasına sahip çıkıyor.
Musacalı Barajı Sulaması 1. Kısım inşaatı tamamlanıyor
76 bin 820 dekar araziye can suyu sağlayacak “Bakırçay Mansap Ovaları Projesi’nin en önemli aşamalarından biri olan Musacalı Barajı’nın suyunu tarlalarla buluşuyor. Sulama projesini tamamlamak için gece gündüz aralıksız çalıştıklarını belirten DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, 6100 dekarlık alandaki çalışmaların yıl sonuna kadar tamamlanacağını açıkladı. Bakırçay’ın bereketine bereket katacağız” dedi.
İlk aşamada 6100 dekar alan su ile buluşacak
Kurutulmuş domates, ayçiçeği, zeytin ve pamuk gibi pek çok endüstriyel tarım ürününde adını Türk tarımının ön sıralarına yazdıran Bakırçay havzasını şaha kaldıracak Bakırçay Mansap Ovaları Projesi’nde sonunda tarlalar su ile buluşuyor.
Dev proje kapsamında bölgeye 4 baraj ile sulama şebekeleri ile isale hatları inşa edileceğini hatırlatan DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, “Daha önce baraj inşaatını tamamladığımız Bergama Musacalı Barajı’nın 20 bin 17 dekar alana can suyu sağlayacağız. Bu kapsamda başlattığımız 6100 dekarlık Bergama Musacalı Barajı Sulaması 1. Kısım kapsamında
şu ana kadar 7.5 km çelik boru ve 5 km HDPE borunun montajını tamamladık. 112 sanat yapısı imalatını bitirdik. Sahada kazı ve şebeke montaj işlemlerine aralıksız devam ediyoruz. Hedefimiz 2025 yılı bitmeden 1. Kısım dahilindeki 6100 dekarlık arazideki tüm imalatlarımızı tamamlayarak, Bakırçay Mansap Ovaları Projesi kapsamında ilk damla suyu tarlalarla buluşturabilmek” diye konuştu.
Musacalı tamam, Kapıkaya ve Karadere Yolda
“Bakırçay Mansap Ovaları Projesi” bünyesinde ayrıca Kınık Kapıkaya, Kınık Karadere ve Dikili Geyikli barajlarının da inşa edileceğini ifade eden DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, “Kapıkaya ve Karadere barajlarının inşasına başladık. Geyikli Barajımız ise Plan ve Proje aşamasında. Bu dev projeyi tamamladığımızda toplam 145.9 milyon m³ su depolayarak 76 bin 820 dekar araziye can suyu vereceğiz. Bölge ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağız” dedi.
6915 kişiye istihdam sağlayacak
Bakırçay Mansap Ovaları Projesi ile bölge üreticisine her yıl ortalama 653 ek gelir sağlayacaklarını belirten DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, “Bakırçay havzası iklimi ve toprak yapısıyla zaten ülkemizin en değerli tarım havzalarından biri. 76 bin 820 dekar arazinin daha borulu basınçlı sistemle sulanmasıyla yöredeki üretim maliyetleri düşecek. Ürün çeşitliliği artacak. Ayrıca sulu tarımın yaygınlaşması ile 6.915 kişiye de ek istihdam olanağı yaratılacak. “diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından, Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi iş birliğinde hazırlanan MegaTrends2030 raporu, Türkiye’nin makine sektöründeki küresel sıçrayışını verilerle ortaya koydu.
MegaTrends2030 raporuna göre, Türkiye, inşaat ve madencilik makineleri ihracatında son 20 yılda %130’un üzerinde büyüme sağlayarak yıllık 2,4 milyar dolar ihracat seviyesine ulaştı. Türkiye, 2011-2017 ve 2017-2023 dönemlerinde küresel pazar payını artırabilen sayılı ülkelerden biri olmayı başardı.
İhracattaki bu büyümenin %36,9’u parça ve aksam segmentinden gelirken, özellikle “toprak, taş, metal cevheri ayıklama ve eleme makineleri” alt sektöründe pazar payı %2,3’ten %3,64’e yükseldi. CMS analizleri, bu başarının temelinde artırılmış rekabetçilik, üretim kalitesi, lojistik avantajlar ve teknolojik uyum bulunduğunu gösteriyor.
-Makine talebinde afet sonrası dinamizm
İMDER satış ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tescil verileri, 2021 sonrası dönemde makine talebinin hız kesmediğini ortaya koyuyor. Mevcut envanterin %72,8’i malzeme taşıma ve hafriyat makinelerinden oluşuyor. Ayrıca, afet sonrası yenileme ihtiyaçları, makine yaş ortalamasında düşüşe neden olmuş durumda.
MegaTrends2030’un öne çıkardığı gelecek vizyonu içerisinde; Afet sonrası yeniden inşa ve dirençli kentleşme, Suriye ve Pasifik bölgesi merkezli uluslararası yeniden inşa süreçleri,yeşil ve dijital ikiz dönüşüm, konut krizine karşı sosyal ve uygun fiyatlı yapı politikaları, KOBİ’lere özel ölçek uyum teşvikleri gibi konular yer aldı.
“Türkiye artık sadece makine üretmiyor; geleceği inşa eden vizyonu da ihraç ediyor” tespitinin yapıldığı raporda, sektör için atılması gereken stratejik adımlar arasında ise şu unsurlara dikkat çekti: Ar-Ge yatırımları ve Living Lab uygulamaları,elektrikli/hibrit iş makineleri ile otonom sistemlerin geliştirilmesi, BIM ve saha dijitalleşme yetkinlikleri, çok modlu lojistik merkezleri (örneğin Cizre) ve yeşil tahvil gibi sürdürülebilir finansman araçlarının yaygınlaştırılması.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı