Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüne ilişkin dosyaya yeni bir rapor eklendi. Ancak Adli Tıp Kurumu’nun bu gerçeği bir yıl sonra açıklaması tepkileri beraberinde getirdi.
27 Eylül 2024 tarihinde Diyarbakır’dan Van’a üniversite eğitimi için giden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi birinci sınıf öğrencisi Rojîn Kabaiş, 18 gün sonra Van Gölü sahilinde cansız halde bulundu. Avukatlar, STK’lar, kadın hakları örgütleri ve ailenin “intihar değil cinayet” beyanına rağmen ölüm nedeni “suda boğulma” olarak geçti. Ardından intihar iddiaları gündeme geldi. Bu süreçte Rojin Kabaiş’in vücudundan alınan numunelerle ilgili detaylı inceleme yapılmadığını söyleyen aile, konunun araştırılmasını istedi.
İstanbul Biyoloji İhtisas Dairesi, Kabaiş’in cansız bedeninde rastlanan iki ayrı erkeğe ait DNA’nın vücudun neresinden alındığını raporlamadı. İlettiği İstanbul Adli Tıp Kurumu da raporlama esnasında buna dair bir bilgi talep etmedi. Bir yıl sonra iki DNA’nın da vajinal iç bölge ve göğüste bulunduğu anlaşıldı. Cinsel saldırı ihtimali güçlenirken; Diyarbakır ve Van Barosu bu zamana kadar yapılan noksan raporlama nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Çünkü raporda bu DNA örneklerinin nereden alındığı bilgisi gizlenmişti.
Baba Nizamettin Kabaiş, Sözcü TV’ye yaptığı açıklamada, “Kızımın katilleri bulunana kadar bu işin peşini bırakmayacağım” ifadelerini kullandı. Gerekirse yeniden Ankara’ya gideceğini söyledi: “Biz baştan beri intihar olduğunu kabul etmedik. Kızım üniversiteyi kazanmış, öğretmenliği kazanmış; sebep intihar etsin? Keyfi ve neşesi yerindeydi. Ona ne üniversite ne yurt sahip çıktı, görevlerini ihmal ettiler. Bu ihmaller zinciri Rojin’in ölümüne sebep oldu. Yurttan ve okuldan şikâyetçiyim. İki kişiye ait DNA çıktı, ‘belki bulaştı’ dediler fakat şimdi o ihtimal de ortadan kalktı. Bu bir cinayet. Katillerin bulunmasını istiyoruz. Ailece perişanız, bir senedir keder çekiyoruz. Katiller bulunmazsa yine Ankara’ya gidip Meclis kapısında oturacağım, Cumhurbaşkanı ile görüşmeye çalışacağım. Artık Rojin geri gelmez fakat katiller yakalansın.”
Baba Kabaiş, kızının vücudunda darp izleri olduğunu belirtti: “Ben otopsiye girmeden baktım, darp izleri vardı. Boğazında, ayağında; bunları takip edin, intihar demeyin dedim. O kızın sebep günahını alıyorsunuz? Son zamana kadar bile intihar dediler. Delilleri kararttılar. Artık Rojin geri gelmez fakat katiller yakalansın. Biz perişan olduk.”
Davanın avukatlarından eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise sadece ‘bulaşmış olma’ ihtimaliyle hareket edildiğini; davanın sürüncemede bırakıldığını anlattı: “İki farklı erkeğe ait DNA’nın nereden alındığı belirtilmedi, sonuç kısmında yazılmadı. Sadece bulaşma ihtimali üzerinde durulup, DNA örneklerinin hangi bölgeden alındığı gizlenerek soruşturma sürüncemede bırakıldı. Adli tıp bu cin çalışmalarda tüm örneklerin nereden alındığını numaralandırarak belirtir. Ancak bu raporda böyle bir belirleme yok. Bu bir ihmalkârlık ya da kasıt olabilir ve soruşturmaya doğrudan etkisi var. Ayrıca dosyaya bakan ikinci Cumhuriyet Savcısı’nın da hakkını teslim etmeliyiz. O da raporun dosyaya eklenmesinde bizim gibi fazla ısrar etti.”
Aile, adaletin sağlanmasını bekliyor.
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
9 dakika önceGÜNDEM
39 dakika önceGÜNDEM
1 saat önce