İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürcan Büyüksalih’in, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesinden Yochi Okta Andrawina ile Endonezya Diponegoro Üniversitesinden Prof. Dr. Helwis Liufandy ile yaptığı araştırmada, Marmara Denizi kıyılarının iklim değişikliği karşısındaki kırılganlığı ortaya konuldu.
Araştırma, Journal of Coastal Conservation dergisinde geçen ay yayımlandı.
Stanford Üniversitesinin Doğal Sermaye Projesi kapsamında geliştirdiği “InVEST Kıyı Kırılganlık Modeli” kullanılan araştırmada, Marmara Denizi’nin yarı kapalı yapısı ilk kere detaylı incelendi.
Araştırmaya göre, bölgede fırtına, kenar erozyonu ve deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle ciddi kayıplar yaşanabilir. Bu nedenlerle, Marmara Denizi kıyılarında yaşayan yaklaşık 1,6 milyon şahıs yüksek risk altında bulunuyor, kenar şeridinin yüzde 60’ı orta, yüzde 12’si yüksek riskli kategoride yer alıyor.
İstanbul’un şark kıyıları, Yalova’nın kuzeyi, Kocaeli’nin güneyi ile Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’nin belirli kesimleri en yüksek tehlike seviyelerine sahip.
Marmara Denizi kıyılarında risk oranları illere göre farklılık gösteriyor. Kocaeli yüzde 26,5, Yalova yüzde 18,4 ve Bursa yüzde 18,2 yüksek riskli nüfus oranıyla öne çıkarken, İstanbul’da Marmara Denizi kıyısında yaşayan nüfusun yüzde 12,2’si yüksek risk altında yer alıyor. Çanakkale yüzde 11,1 ve Balıkesir yüzde 10,1 daha düşük riske sahipken, Tekirdağ’da bu oran yüzde 16,6 olarak hesaplandı.
Bölgesel kırılganlıklara bakıldığında, İstanbul’un şark kıyılarında deniz seviyesinin yükselmesi ve fırtınalar nedeniyle kenar taşkınlarının yerleşim alanlarını etkileme tehlikesi bulunuyor.
Yalova’nın kuzeyinde erozyon ve kenar şeridindeki daralma tabii habitatları ve ömür alanlarını tehdit ederken, Kocaeli’nin güneyinde sanayi yoğunluğu ile nüfus baskısı, fırtına ve taşkın risklerini artırıyor.
Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’nin belirli kenar kesimlerinde erozyonun hızlanması ve toprak kaybı öne çıkarken, Tekirdağ ve Çanakkale Boğazı çevresinde ise daha korunaklı kenar yapısı nedeniyle risk görece düşük oldu.
Ayrıca araştırmaya göre, umumi olarak Marmara Bölgesi’nde her kenar kenti için ayrı uyum ve koruma planları hazırlanması gerekiyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) farklı emisyon senaryolarının da değerlendirildiği çalışmada, düşük ve orta emisyon senaryolarında risk bugünküyle benzer kalırken, yüksek emisyon senaryosunda Marmara’nın kapalı yapısı nedeniyle bazı bölgelerde kırılganlığın azaldığı görüldü. Araştırmacılar bunun yanıltıcı olabileceğini, uzun vadede daha şiddetli fırtınalar ve birden deniz seviyesi yükselmeleriyle risklerin artacağını vurguladı.
Marmara kıyılarının iklim krizinin etkileriyle şimdiden dönüşmeye başladığı görüşüne de yer verildi.
– “Kıyılar savunmasız, riskler büyüyor, çözüm ekolojik ve bütüncül bakışta”
Prof. Dr. Cem Gazioğlu, araştırmaya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Marmara Denizi kıyılarının, iklim değişikliği, deniz seviyesi yükselmesi, kenar erozyonu ve yoğun insan baskısı karşısında giderek daha savunmasız hale geldiğini söyledi.
Bu bölgede tabii kıyıların neredeyse tamamen ortadan kalktığının ve kenar çizgisinin aka ölçüde insan müdahaleleriyle şekillendiğinin altını çizen Gazioğlu, “Kıyılar savunmasız, riskler büyüyor, çözüm ekolojik ve bütüncül bakışta.” ifadesini kullandı.
Gazioğlu, kırılganlığın sadece fiziksel değil, sosyal ve ekonomik boyutlarını da ortaya koyduklarına dikkati çekerek, deniz çayırları, sulak alanlar, kenar ormanları gibi habitatların korunmasının ve bütünleşik kenar yönetiminin, bölgesel direncin artırılmasında kritik rol oynadığını vurguladı.
Marmara kıyılarında şu lahza alınacak önlemlerin, gelecekteki felaketleri önleyeceğini belirten Gazioğlu, şöyle devam etti:
“Bugün atılacak adımlar, yarının ekonomik kayıplarını, sosyal krizlerini ve ekolojik yıkımlarını önleyebilir. Marmara Denizi’nin sesi, dünyanın birçok kenar bölgesiyle aynı noktada birleşiyor. Kıyılar savunmasız, riskler büyüyor, çözüm ekolojik ve bütüncül bakışta. Bu motto, sadece Marmara için değil, tüm kenar toplumları için geçerli bir çağrıdır.”
Prof. Dr. Gürcan Büyüksalih de Marmara Denizi’nde gözlenen bu tablonun yalnızca Türkiye’ye özgü olmadığına kaydetti.
Bengal Körfezi’nden Florida kıyılarına, Hollanda deltalarından Pasifik ada devletlerine kadar kenar bölgelerinin benzer risklerle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Büyüksalih, “Küresel ölçekte milyonlarca insan, yükselen deniz seviyeleri ve fırtına kaynaklı taşkınların tehdidi altında yaşıyor. Bu nedenle yerel çözümler, aynı zamanda küresel bir sorumluluğun parçası haline geliyor.” diye konuştu.
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
20 dakika önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
3 saat önce
1
Güllü'nün kızı tutuklandıktan sonra ilk kez konuştu: O ismi işaret etti
3937 kez okundu
2
Tur otobüsü kaza yaptı: 1 ölü, 2 yaralı
3403 kez okundu
3
Mardin'de şüpheli ölüm: 14 yaşındaki Elif yaşamını yitirdi
3129 kez okundu
4
Motosiklet kazasında iki kişi feci şekilde can verdi
2785 kez okundu
5
RTÜK Başkanı Şahin, sokak röportajlarını hedef aldı
2178 kez okundu