MHP lideri Devlet Bahçeli, Malazgirt Zaferi’ne ilişkin izah yaptı. Bahçeli, Terörsüz Türkiye sürecine de yer verdiği açıklamasında şu sözleri söyledi:
“Türk milleti tarih boyunca medeniyet ışığının taşıyıcı ruhu, acıma ve mehabet ikliminin muhabbetle taçlanan burcu olmuştur. Bu yüksek haslet ve haysiyet zamanın dar kovuklarından dalga dalga sızarak yayılmış, sönük ve solgun, aynı zamanda durgun ve yorgun coğrafyaların sisli ufkunu fetih ve taarruz parlaklığıyla aydınlatmıştır.
26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi ile 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un içyüzünü görebilen, okuyabilen ve özümseyenler için bu aydınlık Allah’ın bir lütfu, milletimizin de övünç kaynağıdır. Hem 954 yıl evvel, hem de 103 yıl önce olmak suretiyle iki ayrı tarih diliminde Anadolu esaret zincirlerinden kurtularak soylu ve aziz milletimizin şeref ve namusu olarak perçinlenmiştir.
Özellikle Malazgirt Ovası’nda küresel ve bölgesel kuvvet dengesi yeni baştan kurulurken, jeopolitik ve jeostratejik denklemlerin parametreleriyle beraber dünyanın istikameti ve çağların şifreleri muhtevalı değişime uğramıştır.
Mesele sadece adalet ederek kazanılmış bir meydan savaşı veya ulaşılmış muvaffak ve muzaffer bir dönemin inşasıyla sınırlı görülmemelidir.
Malazgirt Zaferi, tefrika ve tezvirata mahkûm düşen Anadolu’nun yeniden doğuşunu müjdelemiş, haksızlığa ve zulme maruz kalan mazlumların dirilişini tetiklemiş ve teşvik etmiştir.
954 yıl önce ayrımcılık can evinden vurulmuş, ayrışmayı kamçılayan karanlık erek ve arayışlar can pahasına darbelenmiştir.
Malazgirt Zaferi, Türk milletinin varoluşsal onurunun eşanlı olarak yurt tutma hedefiyle eklemlenmesi, mukadderatının özünü teşkil eden sarsılmaz birlik ve dayanışma duygusunun iman ve kahramanlıkla yoğrulmasıdır.
Bu zafer Bizans’ın kilitlediği bereket vadeden kapıları açmakla kalmayıp kırgın ve kırık gönüllerin de ümit ve heyecan mayası olmuştur.
Ötüken sancağı Malazgirt’te fazla daha kudretli şekilde cihanşümul gayelere kilitlenmiş, maşeri vicdanda tıpkı bir cevher gibi gizli duran kutlu ülküler Kızılelma sevdasıyla coğrafyaları sarmıştır. Müslüman Türk milleti Anadolu’yu ağırlık ve harekât merkezi yaparak İ’la-yi Kelimetullah aşkının peşine düşmüş, yerküreyi 360 derecelik açıyla aklen, kalben ve fikren kuşatmıştır.
Elbette Malazgirt Zaferi’nin sonuçları hala müessir ve müsellemdir.
Müstevli ve muhasım çevreler bu zaferden ötürü 9,5 asırdır huzursuz, sancılı ve rahatsızdır.
Türk milletinin varlığından, bir ve kardeşçe yaşamasından, acıda ve anıda, sevinçte ve hüzünde biricik soluk olmasından korkuya kapılanların menhus ve menfur oyunları sürekli güncellenmiş, zaman vakit da genişlemiş ve genelleşmiştir. Hiç bitmeyen, hiç kesilmeyen, hiç eksilmeyen nice tertip ve tuzaklara rağmen Malazgirt’in manevi mirası, Büyük Taarruz’un kristalize olmuş soylu duruşu tahrip edilememiştir.
Malazgirt’in emanet olarak nesilden nesile intikal eden tarihsel dokusu, makus talihi değiştiren doğası ve kuşkusuz milli yüreklerde kor gibi yanan zafer ateşiyle “Terörsüz Türkiye”nin kararlı adımları ve kaderimize cihet verecek sağlam atılımları el ele, kuvvet birliği halinde yapılmaktadır.
Terörsüz Türkiye, fetihler sürecinin, taarruz bilincinin, hasılı ve son tahlilde Malazgirt Zaferi’nin istikbalin tertemiz yüzüyle birleşmesi, yeni yüzyılın barış, huzur ve kardeşlikle çelikleşmesidir.
Önümüzdeki altın fırsat heba edilmemeli, coğrafyayı yurt yapan ulus çatısı altındaki kardeşlik hissiyat ve hususiyeti zedelenmemelidir.
Malazgirt’te temerküz eden fetih aklının, insanlarımızın diliyle kökeniyle ilgilenmeyen, bunu dert etmeyen ve ortak değerlerde buluşmayı temel meydan selim ve selis iradenin, elleri öpülesi ecdadımızın çığlık kadar özgür muhteşem çağrısını ve muzaffer çehresini yere düşürmeyeceğine gönülden inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle Türk tarihinin her bir döneminde, milli bekanın muhafazası için emsalsiz sorumluluklar üstlenmiş, en çetin imtihanları sabır ve vatanperverlikle geçmiş, milli birlik ve kardeşliğin nişanesi olmuş aziz ecdadımızı hürmet ve rahmetle anıyorum.
Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü yıl dönümünde Büyük Hakanımız Sultan Alparslan’a, kahraman neferlerimize, Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümünde ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ülkü arkadaşlarına ve muhterem şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Taarruz ve zafer günümüz mübarek olsun. Vatanımız sonsuza kadar mevcut olsun.”
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
Az önceGÜNDEM
20 dakika önce