CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Yüksek Askerî Şura 2025 toplantısı öncesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceğine cihet verecek terfi ve emeklilik kararlarının, her yıl olduğu gibi bu yıl da liyakat ve ehliyet esasına göre alınması gerektiğini söyledi.
Bağcıoğlu, Yüksek Askerî Şura (YAŞ) 2025 toplantısı izah yaptı. Bağcıoğlu, “Ülkemizin çevresi adeta bir yangın yeri. Kuzeyimizde bir cenk sürerken, güneyimizde belirsizlik devam ediyor. Böyle bir ortamda dünden daha güçlü, daha nitelikli ve yetişmiş bir TSK’ya duyulan ihtiyaç hiç olmadığı kadar elzemdir. Hal böyleyken, TSK’ya duyulan güvenin ciddi şekilde erozyona uğradığını bir dönemden geçiyoruz. Geçmişte yüzde 85-90 oranıyla en güvenilir kurum olan TSK’nın, son kamuoyu araştırmalarında bu oranın yüzde 20’lere gerilediği anlatım edilmektedir. Bu düşüşün önemli nedenlerinden biri de YAŞ kararlarında ve öbür uygulamalarda siyasetin etkisinin artması ve liyakat ilkesinin göz ardı edilmesidir. TSK’yı siyasete çeken yapı, tarihsel ve toplumsal hafızamızla, geçmişte alınan keder derslerle çelişmektedir.” dedi.
Bağcıoğlu şunları kaydetti:
Geçtiğimiz senelerde Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanan bir generalin FETÖ ile bağlantılı çıkmasından sonra, geçtiğimiz günlerde gene Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda hem de Personel Başkanlığı’nda görevli bir generalin FETÖ şüphesi nedeniyle öbür bir beraber görevlendirildiği iddiası mevcuttur. Bu generalleri kimin terfi listesine koyduğu ve karar makamını yanılttığı ortaya çıkarılmak zorundadır.
Bu yılki YAŞ toplantısı, 30 Haziran 2025’te TBMM’ye sunulan ve 14 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 926 sayılı TSK Personel Kanunu değişikliklerinin ilk kere uygulanacağı bir toplantı olacak. CHP olarak bu düzenlemelere yönelik eleştirilerini hukuk, askeri gereklilik, siyasetin TSK’ya müdahale etmemesi temelinde daha komisyon aşamasında, Meclis’te ve kamuoyuna açıkça anlatım etmiştir.”
Söz konusu değişikliklerin; general ve amiral terfileri, kuvvet komutanlarının yaş haddinin yükseltilmesi, vazife süresi uzatımları, kurmaylık eğitimi şartının esnetilmesi gibi konularda kişiye özel ve siyasi saiklerle yapılmış düzenlemeler olduğu izlenimini doğurduğunu belirten Bağcıoğlu şu ifadeleri kullandı:
Bu değişikliklerin içeriği ve gerekçeleri ciddi soru işaretleri taşımaktadır. Özellikle bu YAŞ toplantısında, bu düzenlemelerin kimler için yapıldığı fazla daha net görülecektir. Yeni düzenlemeyle; kuvvet komutanlarının yaş haddinin 65’ten 67’ye, Cumhurbaşkanı onayıyla 72’ye kadar çıkarılması, Hava Kuvvetleri’nde ‘pilot’, Deniz Kuvvetleri’nde ‘güverte/deniz sınıfı’ olma şartının kaldırılması, korgeneral/koramiral terfilerinde savaş enstitüsü mezunu olma şartının kaldırılması gibi değişiklikler, kurumsal yapıyı zayıflatmakta, liyakat yerine kişiye özel düzenlemeler algısını güçlendirmektedir.
Çok dikkat çekici şekilde; yasa teklifleri ihtisas komisyonu olan TBMM Milli Savunma Komisyonu yerine Plan ve Bütçe Komisyonunda görülmüştür. Yapılan bilgi talepleri görmezden gelinmiş, sorulara yanıt verilememiş, yasa telifi adeta TBMM denetiminden kaçırılmıştır. Yapılan düzenlemelerin gerekçesinde, FETÖ mensuplarının savaş akademilerine girişleri engellemesi ve sonrasında yaşanan kurmay zabit açığı gösterilmişti. Ancak 15 Temmuz’un üzerinden 9 yıl geçti. Hâlâ bu mazeretlerin arkasına sığınarak yasa değiştirmek inandırıcı değildir. Hükümet bir yandan ‘kurmay zabit yok’ derken, öte yandan yüzlerce Atatürkçü subayı gerekçesiz şekilde resen emekli etmektedir. Bu çelişki, sorunun çözümüne değil, derinleşmesine sebep olmaktadır.
“YÜKSEK DİSİPLİN KURULLARI TEHDİT ARACINA DÖNÜŞMEKTE”
Disiplin hükümlerini kullanarak genç subaylar bilerek meslekten ihraç edilmeyi tercih etmekte, Yüksek Disiplin Kurulları bir tehdit aracına dönüşmektedir. Bu da ordu içinde bir travma yaratmaktadır. Her yıl YAŞ öncesi albaylar için bir kâbusa dönüşen resen emeklilik uygulaması, sistematik bir itimat erozyonuna sebep olmaktadır.
Kurmaylık teşvik edilmeli, kurumsal sadakat güçlendirilmelidir. Kurmay eğitimi, stratejik komuta ve karar alma becerisi kazandırır. Bu eğitimi almamış kişilerin generalliğe yükseltilmesi, hem kurumsal kapasiteyi zayıflatır hem de kurmay – sınıf subayı ayrımını derinleştirir.
LİYAKAT VURGUSU
Metan gazı nedeniyle mağarada kaybettiğimiz askerlerimiz, İskenderun’da yaşanan ve hepimizi derinden sarsan gelişmeler, orman yangınlarında hayatını kaybeden orman emekçilerimiz… Bunların her biri, liyakatin ve kurumsal kapasitenin sadece bir ülkü değil, doğrudan insan hayatını ilgilendiren bir zorunluluk olduğunu göstermektedir. Liyakatin göz ardı edilmesi, yalnızca bireysel adaletsizlik yaratmakla kalmaz; aynı zamanda kurumların işleyişini zayıflatır, kamusal güveni sarsar ve telafisi olası olmayan kayıplara sebep olur. Bu yüzden, gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’nde liyakat ilkesi en güçlü şekilde işletilmelidir.
Yaşanan olumsuz gelişmelerin doğurduğu olumsuzluğa rağmen 2025 YAŞ kararlarının şimdiden ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Terfiler, liyakat ve ehliyet sahibi, milletin güvenini kazanmış subaylar arasından yapılmalıdır. Siyasi saiklerle alınacak kararların geçmişte olduğu gibi yine edilmemesini temenni ediyorum.
News
